Bölüm 15 • "Kan"

739 67 45
                                    

''Donduk anasını satayım ya.''

Kürşat Timi, gece yarısında gelen operasyon emriyle toparlanıp hızla karargaha; oradan da araziye inmişlerdi. Mevzilerine yerleştikten sonra tek bekledikleri hedeflerindeki grubun görünmesiydi. Onlar da iki saattir yoktu.

Gecenin soğuğu, kayalıkların arasından tenlerine sızıyordu. Kamuflajlarının içine giydikleri içlikler az da olsa ısınmalarını sağlıyordu ama kayalıklardan işleyen soğuktan koruduğu da pek söylenemezdi.

Efe, her zamanki gibi soğuktan sızlanırken  Selman bir haftadır olduğu gibi sesini çıkarmadan sadece gelen emri bekliyordu. Onu konuşturmak için, toparlamak için uğraşmışlardı ama en sonunda kendi haline bırakmanın daha doğru olacağına karar vermişlerdi.

Efe, ev arkadaşıyla aynı evin içinde günlük muhabbetler dışında tek kelime etmemiş olmanın sıkıntısını yaşıyordu. Bu durum canını sıkıyordu, en yakın arkadaşının hatta kardeşinin yanında olmak; ne olursa olsun tüm derdini sırtlamak istiyordu ama Selman'ı da tanıyordu. O kendini açmak istemedikçe kimsenin onun kapılarından içeri sızamayacağını biliyordu.
Selman ise kendine kızmakla meşguldü. O gece nasıl olmuştu da tüm her şeyini bırakıp Çınar'ın omzunda ağlayabilmişti bilmiyordu, bunu kabullenemiyordu bile. O günden beri kızgınlığı geçmemişti kendine.  Ama o gece onun için bir dönüş olmuştu. O günden beri her şeyle arasına net bir sınır çekmişti. Artık Trabzonspor'u bile deli gibi takip etmiyor, maçları en fazla özetten izliyordu.

"Şhh, sesin çıksın lan." Efe'nin postalını bacağından itip kısa bir bakış attı arkadaşına. Cevap vermedi.

Çağrı ise uzaktan Selman'ı izliyordu. Kendisini görüyordu onda. O yüzden konuşmanın bir şeye etki etmeyeceğinin de farkındaydı.

"Komutanım." Efe'nin sesi tekrardan kulaklarında yankılanırken Selman derin bir of çekti. Telsize eğildi.

"Ne çok konuştun anasını satayım. Sus da kafamızı dinleyelim."

Efe'nin yüzünde bir gülümseme oluştu. En azından konuşmuştu.

"Aa Selman'ım."

"Efe siktir git."

Kerim ile Çağrı birbirine bakıp gülümsedi. Bir an akademideki anları gelmişti gözlerinin önüne.

"Nerede kaldı bunlar amına koyayım ya?" Murat'ın küfrüyle hepsi anlık bir şok yaşarken Ayça kaşlarını çatarak baktı ona doğru. Murat üzerindeki bakışlardan kaçmak için kayalığın öbür tarafına doğru bakışlarını kaçırdı.

"Çok ayıp Murat ağabey." Kerim kıkırdarken konuştuğunda Ayça yanında oturan sevgilisine doğru sert bir tekme savurdu.

"Kusura bakmayın komutanım."

"Beyler." Birden aralarında yankılanan ciddi sesle hepsi diklendi. Emir, Ayça'ya dönüp göz kırptı. "Ayça." Emir'den gelecek komutu beklemeye başladılar.

"Av başlasın."

Çağrı sırıtarak yerine yerleşti. Telsize eğildi. "Selman kaç tane aslanım?"

"Size dört, bana beş komutanım."
Çağrı silahını hafifçe okşadı.

"Hadi bakalım güzelim."  Emir'in atışıyla yere doğru savrulan adamı gördüklerinde hızla başladılar. Kısa sürede hepsini indirirken arkadan daha kalabalık bir grup gelerek kayalıkların arkalarına saklanıp ateşlerine karşılık vermişlerdi.

"Komutanım," diyerek telsize eğildi Selman. "Cennete düştük."

"Yürü o zaman."

"Efe, hedef görünüyor mu?"

Dağ-ı LeylWhere stories live. Discover now