bölüm 12

6K 176 9
                                    

Medyada, 'Sancak; Zaman nasıl çözer' şarkısı var. Asyanın dinlediği
İyi okumalar;

-"Bugün baya anlattın!" Dedim düşüncelerimden kurtulup yüzüne baktım.

-"Aslında sen de anlattın!" Dedi gözleri kısık şekilde gülümsüyordu.

-"Ben mi? Ben ne anlattım ki sana??"

-"Çok şey, farkında değilsin ama çok şey." Dedi tam gözlerimin içine bakıyordu. Bu çok şey bir duyguydu, ımm şey gibiydi. Bulamadığım bir şey.

-"Utandın??"

-"Ne?"

-"Yine kulakların kızardı. Niye utandın ki??" Dudaklarımı birbirine bastırdım hemen saçımı dağıtım.

-"Ne utanması be saçmalama. Ben utanmam. Utansam küfür ederken utanırım."

-"Sen küfür mü ediyorsun?" Ellerini masaya koyup bekledi.

-"Oooo!! Ana avrat sövüyorum bazen" yüzündeki ifadeyi görünce sırıttım. "Şey, istemsiz kaçıyo aslında, bazen ne dediğimi bilmiyorum. Öyle yani!!"

-"Anladım sert kız! Ama kalbi yumuşak olan kız." Sesi o kadar yumuşak geldiki kadife gibi, sıcakcık. O kadar belli mi ettim içimdekileri, nereden çözdü? Yanlış şeyeler olucak gibi, oysa onun bir sevdiği var. Kendimi böyle kaptırmamalıyım.

O sadece bir müşteri asya. Bugün gelecek ama yarın burada olmayacak. Biliyorum ilk defa bir erkekle bu kadar yakın oturdun ve ilk defa birisi sana anlayışla yaklaştı, ama kendini kaptırma sakın.

-"Ne zaman gidiceksin?" Dedim bir anda.

-"Oo daha yeni geldim, hemen sıkıldın mı benden?" Dedi. Halbuki sarhoş olmaya başlamıştı. Saatlerdir burada oturuyordu daha ne kadar oturacaktı ki??

-"Bence daha fazla içmemelisin! Senin için değil, annen için söylüyorum. Şimdi seni ne kadar merak etmiştir."

-"Annem!" Dedi derin bir nefesi çekerken ciğerlerine. "Tamam kalkıyorum. Seni tekrar görebilir miyim?"

-"Bence sormamalısın. Ben hep buradayım mecburen."

-"Tamam o halde, yarın görüşürüz!" Keşke gelmese, hergün geliyor ve içiyor. Bu kadarı fazla değil mi bünyesine? Hastalanacak oysaki!!

-"Görüşürüz!" Dedim. Ben de bu sefer içten bir gülümsemeyle baktım yüzüne. O da gülümsedi bana. Zar zor ayağa kalktı, elini alnına götürüp bir baş selamı verdi ve arkasını döndü. Sallanarak çıkış kapısına gitti. Ben de olduğum yerden kalkıp yine meryem'in yanına gittim. Bar kısmının en başında yine patronu gördüm. Bunun sorunu neydi bilmiyorum ama bakışları nefret doluydu. Bana karşı mı nefreti vardı? Eğer öyleyse hislerimiz karşılıklı patron bey!! Eğer benden nefret ediyorsan ben de senden bin misli nefret ediyorum. Eğer beni görmek zorsa bırak gideyim, bu kadar sinirli bakmana gerek yok. Hiç uğraşamayacağım, bu yüzden kafamı çevirdim ve meryemin yanına oturdum.

-"Yine ne oldu?"

-"Her zaman ki şeyler, yeni bir şey yok!"

-"Peki görkem'le nasıl gidiyo??"

-"Ne demek o?"

-"Valla buradan kalkarken arkana bile bakmadın, koşarak gittin resmen. Adamın bir gülüşü yetti!" Sinsi bir gülüş attı bana. Kaşlarımı çattım

-"Ne saçmalıyorsun ya! Başladın yine. Yok öyle bir şey!!"

-"tamam yiyim bari!" Kafasına bir tane vurunca tüm hiddetiyle ağır ağır başını bana çevirdi. Tamam biraz abartmış olabilirim, sonuçta çocuk değiliz. Dişlerimi göstererek gülünce kaşlarını çattı ve "Hadi çıkalım!" Dedi.

Büyük Patron (y-a)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin