bölüm 24

4.4K 144 7
                                    

İyi okumalar;

-"Günaydın" dedi içten sesiyle. Arkamı döndüm ve gülümsedim.

-"Günaydın!" Dedim pencerenin oradan ona doğru adım attım.

-"Bakıyorum ayaklanmışsın! Doktor sana dinlenmeni söylemişti. Niye kalkıyorsun?"

-"İyiyim ben, bir şeyim kalmadı!" Dedim ve yatağa yanaşıp yavaşça oturdum. Bir şeyim kalmamıştı ama bu sızı dışında!
Otururken yüzümü buruşturmamak için çabaladım.
Tabi ne kadar başarabilirsem.

-"Evet gayet iyisin! Yüzün bana onu söylüyor!" Dedi ve elinde ki tepsiyi önüme yerleştirdi. "Çabuk ye ilacını vericem. Sonra da yarana bakarız!"

-"Her gün pansuman yapmak zorunda mısın?"

-"Doktor ne dedi?" Kaşlarını çatarak ellerini beline yerleştirdi ve benden bir cevap bekledi.

-"Peki peki bir şey demedim!" Dedim bıkkın bir şekilde. Yemeğimi yemeye başladım. İki haftadır böyleydi. Her gün pansuman sonra yatak. Canım sıkılmıştı artık yatmaktan. Bu gün biraz yürümek istemiştim. Kalkıp odayı turlamıştım. Biraz zorladım galiba sızlıyordu.

-"Bir şey mi oldu? İyi değil misin?"

-"Niye ki?"

-"Elin karnında. Acıyor galiba? Bak yoksa dikişlerinimi açtın? Gel hemen bakıcam!" Dedi bana doğru hamle yaparak.

-"Ay! Tamam sakin! Bir şeyim yok! Acımıyor bak." Ellerimle meryem'i uzaklaştırmaya çalıştım. Yoksa saldırıya geçmişti ve zorla tişortumu çıkaracaktı.
On, onbeş dakika sonra kahvaltımı bitirmiş ve ilacımı içmiştim.

-"Ellerine sağlık!"

-"Afiyet olsun bebeğim!" Dedi gülümseyerek. Ben de iğrenerek baktım yüzüne

-"Bebeğim??" Dedim tek kaşımı kaldırarak. Harbiden bebeğim nedir abi?

-"Affedersin! Ben bunları bırakayım hemen geleyim." Dedi ve tepsiyi alıp odadan çıktı.

Ben de sakince yatağa uzandım ve kendimi biraz sürükleyerek yatağın başlığına dayandım.
Tişortumun eteklerinden kaldırdım ve baktım. Kan falan yoktu, demekki zorlamamıştım!

O gün neler oldu hiç hatırlamıyorum. Meryem'e de fazla soru sormadım. Beni kurtaran Meryem' di onu biliyorum. Gerisi nasıl oldu, işte oralar yoktu!

Öleceğimi düşünmüştüm. O anda 'hayatım burada sona eriyor' diye içimden geçirmiştim. Son dört yıldır hep bunu istemiştim ama ilk kez korkmuştum.

Bir yandan babam ve anneme kavuşacağım diye sevinirken diğer yandan meryemden ayrılacağım diye üzülmüştüm.

Rüya gördüğümü hatırlıyorum sadece. Güzel bir rüyaydı.

Çiçeklerle dolu bir tarladaydım. İki küçük sarı çocuk önümde koşturuyordu.
-Abla! dedi içlerinden bir tanesi. Olduğum yerde kaldım. Abla mı? diye geçirdim içimden. Ben de koşmaya başladım
-Asaf? dedim. Bağırmak istemiştim ama sesim fazla çıkmamıştı.
-Ya, yine karıştırdın! Ben Arif. dedi bana döndü ve güldü.
Evet bunlar benim kardeşlerimdi. O kadar eğleniyorlardı ki! Koşup onlara yetiştim.
-Yakaladım sizi, kaçaklar!
-Sen öyle san! dedi.
-Asaf! Biliyorum bu çocuk Asaftı. Yani emindim. Elimden kurtulup kaçtı.
-Ablam bizi yakalayamaz ki! Dediler. İkisi de kahkahalarla gülüyorlardı. Yakalamacılık oynamaya başladık. Ben onları, onlar beni yakalamaya çalışıyordu.

-Çocuklar! Dedi.
Sesini özlemişim.Annem, güzel sesli annem.
-Terlediniz, hadi gelin. Dedi.

Gülümsüyordu tüm içtenliğiyle.
O muhteşem gülüşünü görünce durdum ve izledim.
En son ne zaman görmüştüm bu gülüşü?

Büyük Patron (y-a)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin