Toplum Cinayetleri ve Öfkem

260 161 101
                                    

Bu bölüm değerli okuyucumuz vildankalkan  ithaf edilmiştir .

Sevgili günlük,

Bugün çok sinirliyim. Neye olduğunu sorma. Çünkü o kadar karışık ki artık neye sinirli olmam gerektiğini bile karıştırıyorum. Beni dikkatli bir şekilde dinlersen belki bir şeyleri anlatabilirim.

Biliyor musun ne kadar çok kalabalıklaştıksa o kadar da ıssızlaştık.

Çok çabuk tüketiyoruz hayatı. Acıları, mutlulukları... Zamana bırakmak gibi bir hastalığa da yakalanmışız. Oysa bizi iyileştirecek ne varsa elimizin tersiyle itip kakmışız. Zaman çözer nasılsa diye bir tembellik bulmuşuz. Çabamız kadar kader elimizdeydi oysa.

En son ne zaman çocuktum hatırlamıyorum. Ne oldu da çocuk değildim artık? Beni büyüten ve artık çocuk olmadığımı bana inandıran o şey neydi? Oysa çocukluk yaşla ilgili bir kavram olmamalıydı sevgili günlük.
Diyor ki birisi bana, çocuk çocuk haraketler yapma. Yüzüne, çocuktan daha mı güzelsin diye bağırmak geliyor içimden. İnsanlar ne kadar çok bilmiyorlarsa o kadar alim oluyor bu devirde sevgili günlük. Ne kadar cahil kalırsan o kadar mutlu oluyorsun. Ne kadar az düşünürsen o kadar güzel geliyor hayat.

Çok sinirliyim sevgili günlük, neye, niye ve ne kadar sinirli olduğumu algılayamacak kadar hem de. Baksana ordan oraya atlayan karmaşık cümlelerim bile toparlanıp bir konuda mütabık olamıyor. Ordan oraya atlayan, konudan konuya konan bir öfke var içimde.

Mesela, insanların İslamı ne kadar bilmiyorlarsa o kadar fikir sahibi olmalarına katlanamıyorum. İnsanların, karakterlerini, kültürlerini din diye pazarlamalarına katlanamıyorum. Kılıfını buldukları ne varsa mübah gördükleri bir yaşamı taşıyamıyor yüreğim.

Sanane deme bana. Kadının daha evli eşini boşamadan başka bir evli adama nikahlı gitmesi midemi bulandırıyor. Adamın bu kadın benim nikahlı karım artık demesini sindiremiyorum. Kadının bunu yaparken sunduğu tüm gerekçeler yerin dibine batsın. O adamın(adam dediğime bakma) dini nikah yaparak, yaptığının üstünü örtebileceğini düşünmesi midemi bulandırıyor. Bu nikahı kıyan imamın bu nikahı bile bile yapmış olma ihtimali beni kahrediyor. Sanane deme bana!

Erkeğin tüm namusuzlukları yapıp, halen daha bir çevresinin olmasına dayanamıyor insanlara olan umudum. Kadının başında taşıdığı ayeti bez parçasına çevirip, çamurlu ruhuyla yaşadığım zamanı kirletmesi...
Bunu görenlerin, "İşte! Baskılanmış, dayatma ve yobaz bir dinin öğretileri kadınları yok ediyor. Ziyan ediyor." demesi ve malzemeleriyle iki adım yol alamayacak olan bu topluluğun sesleri beni sağır ediyor!

Oysa İslam ateşi üflemekle sönmez!
Gözünü kapattın diye yok denmez!

Sadece İslam mı sanki konu!
Hayır değil. Kız evinden kaçar, özgürlük diye taktığı kanatlarla anasına babasına silgiyi basar, dilediği eve girmeyi, dilediği yeri gezmeyi dilediği yaşamı seçebilir fikri çok korkunç değil mi? Dileyen dilediğini yapabilse ve özgürlük böyle kirli bir şeyse nasıl temizleneceğiz sevgili günlük.

Erkeğin kadını elinin kiri görmesi, dilediğiyle gönül eğlendirip, kullanıp atması, gücü yettiği kadar şiddettin her türlüsünü uygulaması, canının istediği kadar, canının istediğiyle olması, parayı, arabayı ve zenginliği kadınlara sahip olmak için bir araç gibi görmesi ve toplumun kralı olduğunu iddia etmesi de korkunç değil mi?

Tabu diye tutturulmuş bir şey var. Baskılanmış, dogma bir fikir var diye sayıklayanlar. Savundukları fikirlerle toplumun temellerine dinamitleri yerleştirenler ancak bir bireye zarar verince mi suçlu olabilirler? Toplum cinayeti diye bir şey yok mu?

Sevgili Günlük ve BenDove le storie prendono vita. Scoprilo ora