Tellere Takılmış Uçurtma

172 80 112
                                    



Sevgili günlük, 

Akşam mı hala yoksa güneş artık bana doğmak için acele etmiyor mu? Hayat sermayesinden söz ettiğim zamanı hatırlıyor musun? Ne büyük laflar etmişiz hayatı anlamadan değil mi? Kaçıp gitmek istediğimden de söz etmiştim sana,oysa kaçıp gitmek mi yoksa elimizden kaçıp giden şeylerin gitmesini izlemek mi bunu söyletmişti? 

Sevgili günlük, yine çok soru soruyorum ve içinde boğulup kaldığım bu çukurdan çıkmak için yine sana yine tüm hislerimle yanına koşuyorum. Oysa yapmayı istediğim tek şey ağlamak ve sesim kısılana kadar ve göz pınarlarım kuruyana kadar buna devam etmek istiyorum. Fakat bırak bahsettiğim gibi ağlamayı bir damla gözyaşı bile dökmekten aciz buluyorum kendimi. 

Bir yerde okumuştum, gerçek acı ağlamaya bile müsaade etmez gibi bir şeydi. Sence benim şu anda bulunduğum durumda bunun delili olabilir mi?

Sahip olduğumuz şeyler nedir ki bu dünyada sevgili günlük? 

ahhhh, ben bile sorduğum sorulardan bunaldım! Seni bunca soruya muhatap ettiğim için ve seni de kendimle bir sürüklediğim için kusuruma bakma ama seninle artık bir bağımız var sevgili günlük. Benden sorumlusun ve biliyorum çok bencilce fakat sana ihtiyacım var!

Ne diyordum, he hatırladım. 

Nedir ki bu dünyada sahip olduğumuz şeyler? Para mı, ev mi araba mı? Sevgili, anne, baba... aşk yahut makam mı? Nedir? Peki bir şey daha sorayım sana... Nedir bizi ölüme müptela edip intihara sürükleyen? Neyin eksikliği ya da neyin yokluğunda çıkarız bu ekip biçip gideceğimiz bu tarladan? 

Baksana soru sorma hastalığı diye bir şey varsa eğer, kesinlikle benim bu hastalığa yakalandığımı bu yazdıklarımı göstererek ispat edebilirsin. 

Bir ağıt var içimde yine sevgili günlük! Bir bir içimde ölenler ve içimde intihar edenler var. Ne kadar koşarsam koşayım yakalayamadığım bir hayat var önümde. Ne kadar seversem seveyim yerle bir olan bir yüreğim var... Oysa ağlamak ve sağırları iyileştirecek, işitenleri sağır edecek olan bir çığlık var boğazımda düğümlenen. 

Büyümek istedik, büyüdük ve büyürken çocuk olmayı özledik. Peki nerede yanlışı yaptık biz sevgili günlük. Bir bir elimizden kayıp giden geçmişe takılıp kalmakta mı yoksa geleceğe olan güvensizliğimizden mi? Oysa hayallerimiz vardı gök kuşağı renklerinde. Bunca hayal kırıklığını nasıl sıkıştırdım bu kısa ömrüme. 

Tamam hadi beni geçtim. Evimin arkasındaki komşum henüz 21 yaşındayken ne yaşayabildi de ya da ne yaşayamadı da kıydı canına! İntihar etti sevgili günlük. Bugün bir çocuk henüz 21 yaşında intihar etti! Oysa ne kadar kolaymış bana bu cümleleri yazmak.  "Sevgili Kendim, annesine sor bakalım yazabilir mi bu kolay yazdığım cümleyi" diyorum. Bırak yazmayı sözünü ederken bile kaç cehennem geçer içinden değil mi? 

Mümkün mü anlamak! Asla... Düşünüyorum da hadi diyelim, alıştı acıya ve yavaş yavaş dindi acısı... peki diğer çocuklarına her baktığında ne hissedecek. Diken üstünde yaşamak ve bir intihar yaşanmasına sebep olmamak için kaç kere ölüp ölüp dirilecek Allah bilir!

Sevgili günlük yanlış anlama, annesi ya da ailesi intihara sebep oldu demiyorum. Fakat bunun araştırılacak bir yanının olmadığını da çok iyi biliyorum. Kimse kimseyle bir değil ki! Kimi her gün ölümün gelmesini bekler ve bunun için sabreder. Kimi ise asla ölmeyecekmiş gibi yaşar ve asla ölümün gelmesini istemez. Kimi ölümü bilir fakat ölümün kendisine çok uzak olduğunu düşünür. Kimi de böyle koca bir hata yapar ve gerekçelerle, sebeplerle bunun tanımını yapmamız beklenir. Mümkün mü bu bana sorarsan hayır. Çünkü çıkamıyorum işin içinden ve bir cana hele ki kendi canına kıymaya yeltenmenin nasıl bir hal olduğunu anlayamıyorum. 

Sevgili Günlük ve BenWhere stories live. Discover now