Kıymet

69 14 56
                                    

Sevgili günlük,

Bu hayatta neyi çok iyi biliyorsun diye soracak olasalar cevabım hep,  kıymeti kaybedince anlamanın aptallığı derim...

İnsan elindekilerinin kıymetini anlayamıyor. Bu vefasızlığı, bu nankörlüğü de en çok kendisine yapıyor. Geçip giden zamanı, elinde olan imkanı ve sağlığı...

Zamanı geldi 15 gün yatağa mahkum kalmama neden olan ameliyatta geçirdim. Allah'ım bir daha yaşatma ne olur diye yakardığım operasyonlar da geçirdim. Dişimin sancısından ağladığım zamanlar, mide kramplarından yolda yürürken düşüp kaldığım zamanlar da oldu.

Hepsi geçti gitti. Şifa bulup rahatladığımda yine aynı gamsızlıkla hayatıma kaldığım yerden devam ettim. Dizlerimin beni daha genç yaşta taşıyamayacak hale gelmesine bile aldırmadığım oldu. Sevgili günlük hepsinde bir sabrım bir gücüm bir takatım oldu. Fakat insanın kendisinden çok sevdikleri oluyormuş. Onların hastalıklarında elinden hiç bir şeyin gelmemesine güç yetiremiyormuş.

O zaman anladım!

O sevdiğin acılar içinde kıvranırken sen var olan tüm duygularını kaybediyormuşsun. O çaresizlikle gözlerin hüzün taşıyamaz hale geliyormuş. Zaman her tik tak sesi çıkarırken sen biraz daha yok olduğunu sevdiğine bakarken anlıyorsun.

O yavaş yavaş giderken asıl senden bir şeylerin götürüldüğünü kimse görmüyor sevgili günlük.

Acemi bir telaşla, belki de hiç bir işe yaramayacak koşuşturmalara girmek istiyorsun. Belki bir bardak su içirmek elinden belki de bir güzel söz tebessüm ettirmek için yüzünde.

Gecenin üçünde çıkıp sokağa
" UYANIN LAN! BENİM SEVDİĞİM HASTA. ÖLÜYOR. SİZ UYUYORSUNUZ! HERKES UYANSIN VE O BANA TEKRAR DÖNENE KADAR KİMSE IŞIKLARI KAPATMASIN"  diye bağırmak istiyor insan. Sevgili günlük, insan tuhaf bir varlık. Ölümü öldürme kudreti olsa öldürür de ölüm sevdiklerine yaklaşında, uzatır boynunu teslim olur kolaylıkla. Ne hikayeler yazar, ne filmler çeker ve ne çok acı işler o yüreğinde...

Üniversite biteli bir kaç zaman olmuştu. İnan bana tam hatırlamıyorum.  Onunla tanıştığım gün ve onun veda ettiği güne kadar  olan o aradaki zamanı milyonlarca defa tekrar izledim ki kafamda önce hangisi yaşandı ayırt edemez oldum.  Bir gün oturuyoruz bir parkta. Yeni tanıştığımız zamanlar, bak bu kadarı belli en azından.

Ben şöyle şöyle yapmak istiyorum, insanlara dokunmak, hikayelerini dinlemek ve iz bırakmak istiyorum diye uzun uzun anlatıyorum. O kadar güzel dinliyor ki sanarsın o benden evvel sahip olmuş bu hayallere.  Hiç sözümü kesmedi. Sonra birden beni bekle dedi gitti. Beş belki on dakika sonra elinde bir kutu çikolatalı gofretle geldi.

"Ertelemeyelim, vaktiyle yapmışlığın olmuş bir şeyler ama artık durmayalım. Hemen şimdi bu çocukları mutlu edelim. Gülelim, güldürelim."

Ah! Sevgili günlük...

O anda boynuna sarılmak ve bir daha asla bırakmamak hissi o derece beni etkiledi bunu sana anlatmamın imkanı yok. Kalktık çocuklara çikolatalar dağıttık.

Sonra oturup birer tanede biz yedik. Çocuklarla sohbetler ettik...
Büyüyünce ne olmak istiyorsun?
En sevdiğin çizgi film hangisi? Vs.

Çocuğun biriyle çizgi film tartışmasına bile girdi. Bahsi geçen çizgi filmde daha komik olan karakterde anlaşamıyorlardı çocukla. Bense onu bir hayale dokunuyormuş gibi seyrediyordum sadece. Sonunda çocuğun başını okşadı ve yine de sen bir sonraki bölümde benim söylediklerimi dikkate alarak izle, gör. Diyordu...

Ayrıldık ordan. Benim tek kelime konuşmak içimden gelmiyordu. Yürüyorduk ve ben sadece bu günün asla bitmemesi için Allah'a yalvarıyordum.

"Neden konuşmuyorsun hiç?"

Sevgili günlük, bu soruyu sorduğunda gözlerimle dünyanın en güzel varlığına bakarak gülümseyebildim sadece. Edeceğim ilk kelimenin bu günü ve bu anı mahvetmesinden o kadar çok korkuyordum ki bir tek söz edemedim.

Yolda yürürken bir çocukla rastlaştık. Henüz 10-11 yaşlarında. Bisikletten düşmüş belli. Dizi kanıyordu. Ağlıyordu. Yanına hızlıca gitti. Ben çocukla konuşabildim. Onu rahatlatmaya çalıştım. Bu arada sevdiğim kişi yine ortadan kaybolmuştu. Meğer markete gidip su ve yarabandı almaya gitmiş.

Benim çocuğu rahatlatmak için kullandığım cümleleri kullandı. Ben çocuğu unuttum. Döndüm sadece onu seyrediyordum. Onu seyrettikçe içimde bahar yaşanıyor, çiçekler açıyor, kelebeklerin ömrü uzuyordu.

"Ben sana aşık oldum"

Birden! Hemen orada. Çocuğun dizine yarabandını yapıştırdığı anda.

Gülümsedi, yarabandını yapıştırıp çocuğu öptü kaldırdı. Bisikletini de yerden kaldırıp çocuğa verdi. Biz yürümeye devam ettik. Ben susmaya devam ettim. İçimde yaşanan o bahar, açan o çiçekler ve ömrü uzamış kelebekler nöbete girmişti. Bir anda kış olabilir korkusu, bir anda solabilirdi çiçekler ve kelebekler o anda ölebilirdi. Bu korkuyla susmaya devam ettim. Evine doğru yürümüşüz ben fark etmeden.

"Ben burdan ayrılayım. Sen de eve git dinlen, yorulduk." dedi.

Oysa ben duymayı beklediğim hiç bir şey duymadım. Bu yüzden gitmek istemiyordum. Mıhlanıp kaldım olduğum yere... Arkasını döndü. Tam gidecekti ve içimde bir cehennem doğacaktı ki döndü ve,

"Seni seviyorum. Bir kelebeğin yaşamayı sevmesi kadar."

Sanırım sana o anda evime hiç durmadan koşarak gittiğimi, ara ara kahkahalar atarak insanların yanından geçerken, 'deliye bak' dedirttiğimi söylememe gerek yoktur.

Yıllar geçti, güzel günler anılarımız oldu. Acı kavgalar, hüzünlerde yaşadık elbet. Ama en acısı onun hastalanmasıydı. Benim onun için yapabilecek tek bir şeyimin olmamasıydı.

Koşarak gittiğim evime bir daha asla girmek istemeyişimdi. Dolaştığım sokakları bir kere daha görmeye tahammülümün kalmamasıydı en acısı...

Gün geçti, ay geçti o geçti gitti.
Kelebek öldü, günün de ayın da hesabı bitti. Konuşmak bir daha anlamını bulamadı. Sevmek bir daha kimseye yakıştırılmadı. Çocuklar bir daha dizinden yaralanmadı. Ya da işte hepsi o gittikten sonra bende kalmadı. Ne görmek, ne duymak ne de anlamak istedim belkide.

İşte sevgili günlük. Kaç vakittir seninleyiz. Geldiğim yer orası. Olduğum yer burası. Burayı daha iyi bileceksin. Varacağım yere de az kaldı. Seninle olduğumdan beri ne konuştum kimseyle, ne baktım kanayan dizlere ne de anladım gözlere bakıp yürekleri...

Az biraz daha yolumuz kaldı. Anlatacak bir kaç şey daha var. Onları da tamam edelim. Biz bitmeden yol bitmez nasılsa. Biz bitince, yol yolculara hayırlı olsun...

Görüşürüz...

***
Sevgili okur, aramıza zaman girdi, koptuk ama söz verdik. Yolda olmaya devam edeceğiz. Bitene kadar da yolu seveceğiz...

Hikaye hakkında genel fikrin nedir?

Bölümü nasıl buldun?

Finale daha  var ama sence ne olacak?

Sevgili Günlük ve BenWhere stories live. Discover now