Vefa

178 63 106
                                    

Keyifli okumalar diliyorum. İyi ki varsınız hep var olmanızı ümid ediyorum.

Bu bölüm kıymetli okurumuz Irmakzehra-8191
***
Sevgili günlük,

Biliyor musun bir çocukların gözyaşları bir de hayatımın her noktasına siraret eden vefasızlık beni kahreden en büyük iki şeydir.

Vefa beni son nefesimde anacak sevgili günlük ve o gün gelecek olan vefa benim için hiçbir şey ifade etmeyecek.
Ölüm öper nefesimizden ve bu son bir vedanın busesi olarak kalır ruhumuzda. Oysa ne çok izi vardır başka yerlerde, başka zamanlarda kalmış öpmeler. Zamanın öldüremediği hatıralar vardır, ruhumuza işleyen ve bizi biz yapan nice yaralar vardır izi kalmış bedenlerimizde.

Bilmem sen hiç yaşadın mı ama ölmek bazen kaçınılmaz olmasına rağmen bile ondan kaçmak arzusu oluşur yüreklerde. Ve hiç gelmeyecekmiş gibi yaşadığımız anlarda, beklediğimiz ölüme arzularımız vardır.

Belki bir kaçış belki de bir kurtuluş gördüğümüz kucaklarda yanar kanatlarımız. Ne kadar rıza gösterirsen göster içini kemiren, merhametsiz bir azap vardır, sığındığımız limanlarda istilaya uğratan.

Diyeceksin ki ne anlatıyor bu! Ne geveliyor böyle. Kafamda milyon tane soru işareti oluşturduğu ve kelimelerin yeteri kadar anlamlı olamadığı bir yürekten ne akar böyle!

Daha açık olayım o halde sevgili günlük,  girdiğimiz ateşler bizi pişirmek için değil, yakmak için harlanmış. Kör olduğumuz sevdalarda korlarla muhattap etmiş. Kanatlanıp uçmak ve dilediğince sevdayı haykırmak yerine, kül etmiş, eritmiş, kırıp atmış kanatlarımı. Bırak uçmayı bunu hayal etmeyi dahi yasaklamış yüreğime bu ateş.

Bu ateşin en büyük yakıtı ise vefasızlıktır sevgili günlük. Ne kadar yanarsan yan, ne kadar çırpınırsan çırpın! Nasılsa kendi eden kendi bulur derler ve bir pazar tezgahında akşamüstü ucuzluğuyla yargılarlar o saf yüreği.

Oysa vefa, insanın hem suretini hem de siretini güzelleştirmezmiydi?  Ne çok çirkinlikleri güzellik diye takı yapmışlar kendilerine sevgili günlük.

Bir başıma olduğum ve kendimi aradığım bu yolculuğumda, kendimi bulmak şöyle dursun, her bir sevdiğimde bir parçamı bırakmak reva mıdır?

Hep bir yanımız bir başkasının yanında kalıyor. Hep onların yaptıkları onlara kar kalıyor.

Bazen ne geliyor içimden biliyor musun?

Her hangi bir şeye ihtiyacım yokmuşçasına çıkayım kapıdan ve nereye olduğunu kendime dahi demediğim bir yolculuğa çıkayım diyorum. Kimsenin haberi olmadığı bir zamanda alıp başımı bilinmez yollara vurayım. Arayıp, soranım olmaz! Merak edip ardımdan gelen bulunmaz nasılda diyorum.

Nereye vardığım değil yola çıkmış olmanın verdiği rahatlıkla huzuru kovalayayım. Yüklerimden, rüyalarımdan, sırtımda izi kalmış yaralarımdan sıyrılıp, ben gideyim huzura diyorum. Madem o benim olduğum yere gelmiyor, ben ona gideyim diye savaşıyorum nefsimle.

Sonra diyorum ki kendime ne diye durursun madem diye. Dedim ya, cenk ettiğim aslan olmuş bir nefstir. Oysa bana verilirken yavru bir kediydi. Ne ara bu nefsi böyle vahşi ve güçlü bir aslana çevirdim yahut buna müsaade ettim bilmem. Belki de benim de vefasızlığım da budur sevgili günlük.

Hadi şimdilik beni boşverelim de sana bu konu hakkında şahit olduğum bir mesel anlatayım.

Bir gün dost meclisinde otururken, bir can dost dedi ki, "eğer ki Allah ona babalık sıfatını bana da evlat olma zaruriyetini vermemiş olsaydı, o zat ile bırak muhattap olmayı, onunla aynı ortamda bulunmamak için olabildiğince kaçardım. Gel gör ki o baba olmuş bense onun evladı. Bundaki hak nerede? Bunda ki adalet ne zaman tecelli edecek?" diye sordu.

Sevgili Günlük ve BenWhere stories live. Discover now