BÖLÜM 44

2.6K 121 7
                                    

'Bir adamın en çaresiz anıdır sevdikleri ile intikamı arasında kalmak.'


Gözyaşlarıyla çıktığım odadan öfke dolu gözlerle kimseyi umursamadan tüm hızımla yürümeye başladım. Benim sevdiğim kadın karşımda acıdan inlerken onların yaşaması beni delirtiyordu.

Annemin yalvaran sesi arkamdan gelirken dışarıdaki adamlarıma doğeu hiç durmadan yürümeye başladım. Bugün bir savaş çıkacaktı. Ve kaybeden ben olmayacaktım. Ne pahasına olursa olsun herkesi yakacaktım.

"Buyrun efen-"

Belindeki silahı aldığım gibi geri dönüp beni tutmaya çalışan annemin elinden kolumu kurtararak hastaneye aynu hızla yürümeye devam ettim. Öfke bütün damarlarıma işlemişti. Daha da alevlendirmek adına yanan gözlerimin önüne sevdiğim kadının o acı dolu anını getirmeye devam ediyordum.

Koridordan döner dönmez Sahra ve Serkan ile karşılaştım. Elimdeki silahı gören Sahra elindeki kahveyi düşürmüştü. Serkan hemen belindeki silaha elini uzattığı anda ayaklarının hemen ucuna bir el ateş ettim.

Annem de dahil etrafımdaki herkes korkudan çığlık çığlığa geri çekildi. Serkan inadıma karşımda durmaya devam ediyordu. Alışıktı böyle şeylere çünkü daha önce de bir çok insanın hayatını karartmıştı.

"Sakın!" dedim avazım çıktığı kadae bağırarak. Silahı anlına doğrultup sinirden dolan gözlerimle devam ettim.

"Eğer o silahı çıkartırsan son anın olur!"

"Ulaş abi yapma..."

Korkudan tir tir titreyen Sahra'ya döndüm. Dün karşımda güçlü rolüne girmiş kafa tutarken şimdi silahtan çıkan tek bir kurşunla nefesi kesilmişti.

"Sen karışma Sahra! Sıra sana da gelecek ama şimdi karışma!"

"Beni mi öldüreceksin Ulaş Çakırcı? Oğlum demeye utandığım biri için beni mi cezalandıracaksın?"

"Kes lan kes! Sen o itin hatalarını öne yığarak kendi hatalarını kapatacağını mı sanıyorsun! Ben yemem bu numaraları! Bu senin hayatını kararttığın ilk aile değil! Ama son aile olacak!"

"Ulaş bırak o elindeki silahı."

Atlas'a bakarak diğer elimle durmasını işaret ettim. Öfkemin önüne geçmeye çalışacak tek bir kişiyi bile tanımazdım.

"Sen karışma!"

"Tamam karışmayım Ulaş. Emel uyandığında da Ulaş Eser'in ailesini öldürdü derim."

Silahı karşımdaki şerefsizden çekmeden Atlas'a dönüp işaret parmağımı sallayarak sıktığım dişlerimin arasında zar zor yutkunabildim.

"Aklımı kurcalamaya kalkma! O odada o kızın ne hissettiğini bir tek ben gördüm!"

Tekrar karşımdakine dönüp emniyet kilidini açtım. Sesi duyan herkes nefesini tutarak ne yaptığımı izlemeye devam ederken arkamdan gelen polis seslerini umursamadan konuşmaya devam ettim.

"Sen kendi aileni bile iş hayatın için ölüme itebilecek kadar kansız karaktersizin tekisin! Şimdi son duanı et! Et lan!"

Karşımda sinirden renkten renge girse de can korkusuyla ellerini havaya kaldırıp o kel kafasından akan terleri koluyla sildi. Canı için bu kadar korkuyordu ama evladı için kılını bile kıpırdatmamıştı.

"Ulaş bey indirin silahınızı. Yoksa sizi tutuklamak zorunda kalacağız."

Arkamdan bana seslenen polisleri gram umursamadan Serkan'ın son sözlerini bekledim. Olduğu yerde tir tir titriyordu. Bu kadar da korkak adiydi.

PANZEHİRWhere stories live. Discover now