12

1.3K 170 36
                                    

"Koç, biraz hâlsiz hissediyorum. Sanırım hasta olacağım. Bugün antrenmana katılmasam olur mu?"

"Tamam. Git evine yat biraz. Çorba falan da iç, yarın sağlam gel."

"Tamam."

O koçla konuşurken Oikawa da dinlemişti tabii. Salondan çıkana kadar da gözlerini ayırmamıştı ondan.

Hâlsiz hissettiği falan yoktu, sadece antrenman yapmak istememişti. Oikawa kadar takıntılı değildi nasıl olsa, o yüzden bunu yapmakta zorlanmamıştı.

Yavaş yavaş yürürken aynı zamanda bir taşı da tekmeliyordu. Taşa vurmak için bir hamle yapınca ayağını yanlışlıkla yere sürtmüş, acımasına yol açmıştı.

"Sikeyim!" diye mırıldanarak taşın üstünden geçti. Gerginliğini üstünden atması gerektiğinin farkındaydı ama diğer her şeyse olduğu gibi, bunu da nasıl yapacağını bilemiyordu.

'Oikawa'yı öpsem geçer mi acaba?" diye geçirdi içinden. Saçmaladığını biliyordu ama hoşuna da gidiyordu bunu yapmak.

"Sikik Oikawa!" diye homurdanıp kaldırıma çöktü. İyi hissetmiyordu, bir anda ağlama isteğiyle dolmuştu içi. Ağlamayacaktı tabii, ama biraz oturup geçmesini bekleyecekti.

Senden nefret ediyorum

Senin her şeyinden nefret ediyorum

Yazdığı iki cümleyi de göndermeden sildi. Kimi kandırıyordu ki? Ondan nefret etmediğini, edemeyeceğini herkes biliyordu. Oikawa hayatında öyle bir yer kaplıyordu ki, kendisi bile idrak edemiyordu bunu.

to be the best || IwaoiWhere stories live. Discover now