23

1.3K 169 131
                                    

Şu an Iwaizumi'yi düşünmekten başka yapabildiği bir şey yoktu. Çocuğun dedikleri, konuşurkenki yüz ifadesi aklından çıkmıyordu. Ona nasıl davrandığını yeni yeni idrak ediyordu ve pek hoş davranmadığının da farkındaydı.

Neden böyle düşünmeye başladığını anlayamamıştı. Hastalıktan falan mıydı acaba? Hasta olunca duygusallaşıyordu belki de.

Değiştiğinin farkındaydı, ama kötüleştiğini göremiyordu. Hayatındaki tek şeyin artık voleybol olduğunu ve bunun ona iyi gelmediğini kavrayamıyordu beyni. Yaptıklarında bir yanlışlık yok gibi hissediyordu.

Ama belki de sadece kendisi bunun farkına varamıyordu. Iwaizumi uzun süredir söylüyordu bunu ona, ayrıca şimdi annesi onu psikoloğa götürmeye başlamıştı. Etrafındakiler onun için uğraşıyorsa, bunun bir nedeni olmalıydı değil mi?

"Zaten hastayım, bir de uyuyamıyorum düşünmekten." diye homurdandı. Uyumasını engelliyordu düşünceleri. Iwaizumi'ye mesaj atmak, onunla konuşmak istiyordu ama buna cesaret var mıydı bilemiyordu. Biraz düşününce karar verdi, kesinlikle vardı.

Iwa-chan

Geri gelmek ister misin?

Uzun süredir seslenmediği şekilde seslenmişti ona. Sevmiyor gibi davransa da aslında böyle seslenmesini sevdiğini biliyordu.

Ne?

Yanıma gelir misin diyorum?

İyi misin?

Ölüyor musun?

Tanrım!

Neyse Iwaizumi, gelme

Tamam tamam geliyorum.

Çocuk şaşkınlıkla mesajları tekrardan okudu. Onu gerçekten çağırıyor muydu? İdrak edebilmiş sayılmazdı hâlâ. Yine de hemen üstüne düzgün bir şeyler giyip annesinin yanına ilerledi.

"Oikawa'nın yanına gidiyorum."

"Hajime-"

"Bu sefer o çağırdı, aramız düzelecekse bu fırsatı kaçıramam." Kadın sesli bir nefes verip başını salladı izin verircesine. Oğlunun Oikawa'yı kendinden daha öne koymasını hiç sevmiyordu ama aynı zamanda anlayabiliyordu da. Aşıktı işte, nasıl böyle yapmazdı ki zaten?

Koşmuştu Oikawa'nın evine kadar. Kapının önüne geldiğinde durup birkaç saniye soluklandı ve zili çaldı. Bu sefer kapıyı Oikawa açmıştı.

"İçeri gel." Birlikte odaya ilerlediler.

Konuşmayı planlamalarına rağmen sessizdiler. Neden bu kadar zorlandıklarına anlam veremiyordular. En yakın arkadaşlar konuşmakta böyle zorlanmazdı, demek ki artık öyle değillerdi..

"Çok tutarsızsın." diye mırıldandı Iwaizumi. O kadar şeyden sonra hiçbir şey olmamış gibi davranıp evine çağırmıştı onu, bu çok garip gelmişti. Birkaç saat içinde neyin değiştiğini çok merak ediyordu.

"Dediklerini düşündüm de biraz." Sesi çatallaştığı için birkaç kez öksürerek devam etmişti. "Bilmiyorum, bir şeyler yanlış geldi."

"Ne mesela?"

"Değiştiğimi söylemiştin, haklısın bu konuda. Değiştiğimin farkındayım, ne kadar iyi ne kadar kötü bilemiyorum ama...Değişmesini istemediğim şeyler de var." Iwaizumi bir şey demeyerek devam etmesini bekledi.

"Arkadaşlığımızın bozulmasını istemiyorum." dediğinde Iwaizumi'nin gözünün parladığına yemin edebilirdi. Cidden, tek bir cümlesiyle bile mutlu mu etmişti onu?

"Sen ciddisin." diye konuştu çocuk şaşkın bir hâlde.

"Tabii ki ciddiyim aptal. Salak salak konuşacaksan git şuradan."

"Tamam tamam." diyerek hafifçe gülümsedi Iwaizumi. Sadece çok şaşkındı, nasıl tepki vereceğini bilememişti o yüzden.

"Peki başka bir şey düşündün mü?"

"Çalışmayı abarttığımı kabul etmemi bekliyorsan, çok beklersin." diye homurdandı. Hâlâ bunda bir sıkıntı olmadığını düşünüyordu doğrusu.

"Neyse, zamanla anlarsın. Şimdi en azından bir gelişme gösterdin." dediğinde dil çıkarmıştı çocuk. Garip konuşmalar yapmayı sevmiyordu, kendisine sorunlu gibi davranılmasını hiç sevmiyordu.

"Al, çikolata." Yatağının yanındaki poşetten bir çikolata çıkarıp çocuğa fırlattı. Dünden beri canı sıkıldıkça bu poşetten bir şeyler alıp yiyordu.

"Aldığım iyi olmuş galiba."

"Evet."

Sessizce çikolatalarını yerlerken Iwaizumi telefonunun çaldığını duydu. Annesi arıyordu.

"Efendim?"

"Hajime, ne yapıyorsun?"

"Oikawa'yla oturuyoruz. Ne oldu?"

"Bir şey yok. Merak ettim sadece. Ne zaman geleceksin?"

"Bilmiyorum."

"Haber verirsin, tamam mı?"

"Tamam."

Telefonu kapattığında Oikawa merakla "kim?" diye sormuştu.

"Annem."

"Ne diyor?"

"Ne zaman geleceğimi soruyor."

"Ne zaman gideceksin?"

"Sen ne zaman git dersen." dediğinde çocuk gülmüştü. Onu gülerken gördüğü için kendisi de gülümsemişti. Artık çok nadir gülüyordu çünkü...

"İstersen git şimdi. Hastanın yanında çok kalınmaz, hasta olursun sonra." diye alayla konuştu.

"Direkt siktir git desen de olurdu." diye gülerek konuşurken ayağa kalkmıştı. "Yarın okulda görüşürüz o zaman. Yani, geleceksin değil mi?"

"Evet."

"İyi."

Başka bir şey demeden odadan ayrıldı. İyi hissediyordu, tekrardan düzeliyordu çünkü araları.

Yol boyunca aptal gülümsemesini yüzünden atamamıştı. Aşırı mutlu hissediyordu gerçekten. Her şeyin daha iyi olacağına dair umutla dolmuştu içi.

Umarım saçma olmamıştır

to be the best || IwaoiWhere stories live. Discover now