6 : billiard game

968 111 25
                                    

ep

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

ep.6

billiard game

Ne bekliyordum?

Gitmek için ne bekliyordum?

Gözlerimi ondan çekip önüme döndüğüm an Jungkook'la göz göze geldim, o üçü orada hiçbir şey bilmiyordu. Sesi kesilen bizdik, Sooyoung ne zaman geldiğini anlamadığım bir şekilde iki adım ötemizde duraksadığında o da görmüştü Soojin'i. O yüzden durmuştu zaten. Yüzümü diğer tarafa çevirip geldiğim yolu geri yürümeye başladım. Kimse ağzını açıp tek kelime etmiyordu.

Kendim hakkımda en sevdiğim şey ifademi istediğim zaman nötr tutabilmekti, böyle olunca kimse bir şey anlamıyordu. Kimse size üzülmüyordu da, kimsenin size acıdığı da yoktu.

Soojin burada olduğuna göre, o da burada mıydı? Bu anlama mı geliyordu yıllar sonra karşıma çıkması? Belki de uzakta bekleyip bizi izlemişti. Onu en son geçen yıl, kampüsün bahçesinde görmüştüm. Sonrası pamuk ipliği gibi gelmişti. Bir süre sonra ardımdan gelen topuk seslerini duyduğumda arabamın yanında durmuştum, dudaklarımı ısırdığımı ağzıma gelen metalik taddan anlamıştım.

Ne hissetmem gerekiyordu olanlara karşı bilmiyordum, beni gördüğüne o da şaşırmıştı ama sanki bu anı bekliyordu günlerdir. Sadece birkaç saniye göz göze gelmiştik ama ne hissettiğini anlayabilecek kadar iyi tanıyordum onu, insanlar yıllar içinde değişebilirdi, değişirdi. İnkar etseler de, değişirlerdi.

"Rosie!"

Durdum, arabanın kapısını kontrol edemediğim bir hızla kapatıp arkamı döndüm yavaşça. Sırtımı kapıya yaslarken ayakta sağlam duramadığımı fark ediyordum, hayır, her şey geçip gitmişti çoktan. Sadece onu yıllar sonra hazırlıksız olduğum bir anda görmek, bilmiyordum işte, garip hissediyordum. Sooyoung ve Jennie yanımda durduklarında ikisinin de gözleri endişeyle suratımda geziniyordu.

Kapıdan çıkan başka biri olmamıştı.

"İyiyim." diye mırıldandım ikisine de bakarken. "İçeri geçebiliriz, hava almam gerekiyordu."

Gitmesi gereken kişi ben değildim, Jennie'yi orada tek bırakmış olmayacaktım Sooyoung vardı ama söz vermiştim. Sorun değildi. Her şey geride kalmıştı zaten. Kalmıştı, değil mi?

"Hadi." diye mırıldandım ikisinin de kollarından tutarken, birkaç dakika sonraysa içeri girmiştik. Saniyeler sonra yeniden o masanın etrafındaydık.

Ben, Sooyoung, Jennie; Lalisa, Jisoo ve Soojin. Ve hiçbir şey bilmeyip sadece dikilen Jongin, Taehyung ve Jungkook.

"9 kişiyiz, takımlar nasıl olacak?"

"Roseanne oynamayı fazla sevmiyordun sanki, 4-4 ayrılabiliriz."

Konuşan Soojin'di. Güldüm.

old woundsOnde histórias criam vida. Descubra agora