14 : jungkook's past

905 107 11
                                    

ep

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

ep.14

jungkook's past

Mekandan ayrılırken gülmemek için kendimi sıkıyordum. Kızların dediği her şey neden sırayla olmaya başlıyordu bilmiyordum ama hep beraber yemek yemiş ve dağılmıştık. Tabii, nişan dışında her şey. Arabamın gelmesini beklerken camdan bana bakan anneme el salladım ve onlar uzaklaşırken hala yanımda dikilen Jungkook'a baktım göz ucuyla. O da arabasını bekliyordu.

"Sana bir şey vermem gerekiyor, müsait misin?" diye sorduğunda elleri cebinde kaşları havadayken vereceğim cevabı bekliyordu. İşlek caddeden geçen arabaların ışıkları üzerimize vururken, yemek esnasında birkaç düğmesini açtığı gömleğinin açık bıraktığı boynundan bakışlarımı çektim ve gözlerine çıkarttım.

Müsait misin, sorusu tam olarak evimi hedef gösteriyordu.

"Şimdi verebilirsin?"

"Yanımda değil," diye karşılık verdiğinde bakışları arkama kaydı. Bende döndüğümde arabalarımızın geldiğini gördüm.

"Konum atıyorum," diye mırıldandım ona kısa bir bakış atıp. Ardından arabama binip oradan uzaklaşmadan önce evimin konumunu atmıştım.

Eve geldiğimde siyah bileği lastikli eşofmanı ve aynı renk şapkalı cropu üzerime geçirip oturma odasına indiğimde her şey için çok geçti çünkü kısa bir an geleceğini unutmuştum. Ama kıyafetimi tekrar değiştiremezdim. Zaten ne verecekse verip gidecekti. Saçlarımı atkuyruğu yaparken çalan zille sakin adımlarla kapıyı açtım. Benim aksime o sürekli bol eşofmanlar ve spor ceketlergiymeyi seviyordu. Elindeki Küçük Prens kitabını gördüm. Tabii ya, ne çabuk aklımdan çıkmıştı.

"Gelsene." diye mırıldandım kapıyı tamamen açıp. Elindeki kitapla içeri girerken arkasından kapıyı kapatıp içeri geçtim.

Aynı anda karşılıklı oturduğumuzda aramızda sadece sehpa vardı. Elindeki kitabı önüme bıraktı ve içerisi sıcak gelmiş olcaktı ki ceketini çıkartıp yanına koydu. Onu incelemeyi seviyordum. Ne?

Bugün büroda onun avukatı olarak şikayetlerini dinlemiş ve dediklerini not almıştım, kağıt üzerinde son imza babama bakıyor olsa da resmi olarak bütün işlerini artık ben yapacaktım. Şikayet dilekçelerini yazıp teslim etmiştik ve geri dönüş bekleyecektik. Annemlerin işi tamamlandıktan sonra da akşam saatine yaklaştığımız için hep beraber yemek yemek istemişlerdi. Ve günün sonunda, buradaydık.

"Bana bir şeyler anlatsana."

Bugün söylediklerimden sonra beni merak ettiğini biliyordum.

old woundsWhere stories live. Discover now