13 : get it

901 109 10
                                    

ep

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

ep.13

get it

Aslında ciddi bir şey yaptığımı düşünmemiştim çiçekleri aldıktan sonra onu öperek doğum gününü kutladığımda. Onun bana bu kadar yaklaşmasının karşılığıydı, öylesineydi. Ama konuyu kızlara açtığımda Jungkook'un söylediklerine karşılık onu öpmemin, onun için büyük bir şey olduğunu söylemişlerdi. Basbaya benden hoşlandığını söylemişti dün, açık bir şekilde. Ben? Aramızdaki çekimin farkındaydım ama ona karşı içimde büyük duygular beslemiyordum. Olabilirdi, ama henüz böyle bir şey yokken aa gel sevgili olalım, ben de seni seviyorum ayaklarına girmeyecektim.

Mesajları okutup akıl istemek amacıyla Sooyoung ve Jennie'yi bana çağırmıştım. Bundan sonra ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Ondan uzak mı durmam gerekiyordu yoksa kendi içimde bir şeyleri netleştirmek için ona karşılık mı vermem gerekiyordu?

Tabii, bu durumda kızlar başka bir şey yaşadınız mı, diye sorunca ringde olanları da anlatmıştım ve aynı anda gecenin 2'sinde çığlığı basmışlardı. Ben de suratlarına yastık fırlatmıştım.

"Yalnız boşuna ship diye gezmemişim ortalıkta," diye mırıldandı Jen telefonumu bana geri verirken.

Tam ona karşılık verecekken çalan telefonunla mutfağa ilerleyip ikisini orada yalnız bırakmıştım. Annemdi. Fazla uzun sürmeyen konuşmanın sonucunda yarın büroya gelmemi, Jeon'ların orada olacağını ve evrak işleri olduğundan bahsetmişti. Evet, işleri yapıyordum yapmasına ama mezun olmadığımdan tek başıma olduğum zaman tam yetkim yoktu belgelerde.

Jeon'ların orada olacağını söylemişti.

Tanrım.

"Büroya çağırıyor, Jungkook'un ailesinin evrak işleri varmış ve onlar da gelecekmiş."

Sooyoung ellerini birbirine çarpıp dizlerinin üzerine çıktı ve bana döndü. "Oradan da bir aile yemeği patlatıp nişanı halledersiniz."

Gözlerimi devirip ona cevap vermeyi pas geçtim. Beraber ortalığı topladıktan sonra onlar misafir odasına geçerken ben kendi odama geçip pijamalarımı giydikten sonra yatmıştım.

Kısa sürede mezun olup kendi büromu açmam gerekiyordu.

"Hoşgeldiniz." derin bir nefes alıp üzerimdeki hayali tozları temizledim ve girişteki sekretere selam verip asansöre bindikten sonra 3. kata bastım. Büro üç katlıydı, giriş katta mutfak ve iki tane sekreter masası vardı, annemler aktif olarak son katı kullanıyordu. Bu kat odalara ayrılmıyordu, özel görüşmeler orta katta özel odalarda yapılıyordu. Annem ve babam dışında ablamla birlikte yedi avukat daha vardı. 

Ablam da lisansını tamamlamıştı, birkaç haftaya gelmesini bekliyorduk.

Siyah kumaş renkli pantolon ceket takımımı giyip, ceketin altına beyaz crop giymiştim, kombinimi cropla aynı renkteki bilekte biten botlarımla tamamlamıştım. Dün gece üçümüz de birbirimizin saçını örmüştük o yüzden sabah çözdüğümde dalgalı olduğu için fazla bir şey yapmamıştım, ikiye ayırıp dağınıklığını almıştım yalnızca.

Asansörden inip soldaki toplantı masasına doğru ilerlemeye başladığımda Sooyoung'un dedikleri aklıma gelmişti. Aile yemeği yapıp nişanı hallederiz, bir ablam eksikti masada. Jungkook'la yüz yüze yapmamız gereken konuşmayı mesajlaşarak yapmamız bile ikimizin de garip olduğunu kanıtlar nitelikteydi. 

"Merhaba." diyerek çantamı masanın bir köşesine bırakıp oturmadan önce saygı amaçlı eğildim. 

Jungkook karşımda kaldığında yanımda abisi vardı ve ikisi de takım elbise giyiyordu. Takım elbise. Annemler ve onun ailesi sakin ama gergin bir konuşma içerisindelerdi. Birkaç tane evrak vardı önlerinde ve ben neden çağrıldığımı, bir sorun olup olmadığını merak ediyordum.

"Gizli gizli fotoğrafları çok sık çekilmeye başladı, geçen gün biri spor salonundan videosunu sızdırmış. Bunların önüne geçmemiz gerekiyor, elimizde birkaç isim ve hesap var." derin bir nefes verdi kadın önündeki sudan birkaç yudum aldıktan sonra. "Hayır benim anlam veremediğim, etkinliklerde fotoğraflar çekilir bunda hiçbir sorun yok ama resmen takip ediliyor. Bu kadarı da fazla. Buna izin veremeyiz."

Jungkook'un annesi bir dosyayı uzattığında biz üçümüz masanın ucunda onları izliyorduk, şuan bizlik bir durum yok gibi gözüküyordu.

"Biz hastanenin yatırım evraklarıyla ilgilenirken Roseanne de bununla ilgilenebilir, henüz mezun olmadı ama iş bilgisi ve hakimiyeti var. Şirket adı altında belgelerde imzası da geçerli."

Ben kaşlarımı kaldırarak onlara bakarken doğruldum ve başım hafifçe Jungkook'a döndü. O da yaslandığı yerden doğrulmuştu ve gözleri onların üzerindeydi. Sonra bakışları bana döndüğünde kısa bir an, gözlerini hafifçe kıstı.

"Roseanne mezun olmamasına rağmen avukatım olarak belgelerde geçebilir mi?"

Ne yapıyordu şuan?

Babam başını sallarken tek elini cebine sokarken bakışları ikimizin üzerinde dolandı bir saniye. "Dediğim gibi, şirket adı altında avukatın olarak senin için belgeler hazırlayabilir, imza yetkisi de var ama ciddi bir konu olduğunda ve iş hükümete geçtiğinde mezun olmadığı için bürodan birinin imzası da belgede geçmek zorunda."

Jungkook başını salladı. "O zaman o da isterse avukatım olmasını istiyorum, siz zaten beraber çalışıyorsunuz yıllardır." Sonra yanımda oturan Junghyun'a baktı. "Abim de Alice'le çalışıyor. Ben de Rose'yle çalışabilirim."

"Öyle istiyorsanız öyle olsun, evlat. Tek bir imzan yeterli, şuan evraklarda avukatın benim. Artık Roseanne ilgilenebilir."

Benim bir şey dememi mi bekliyordu bilmiyordum ama bir süre yüzüme bakınca dudaklarımı ıslatıp babamın elinden bahsedilen dosyayı aldım ve çantamı da alarak ona döndüm. "Karşıdaki masaya geçelim." 

Geniş oda, yaklaşık üç salon büyüklüğündeydi ve şimdi ne biz onları duyabilirdik ne de onlar bizi. Arkama yaslanıp masaya yaklaştım ve dosyayı açıp çekilen fotoğraflara kısa bir göz attım. Uygunsuz herhangi bir şey yoktu ama izinsiz çekilmişti, özel hayat ihlali vardı ve bu fotoğraflar resmen takip edildiğinin kanıtıydı. 

Hapis cezası talep etseniz para ödeyip sıyrılırlardı.

Bu kadar basitti, kendimden biliyordum.

"Bir sorun mu var?"

"Para cezasıyla sıyrılırlar Jungkook," direkt konuya girdiğimde dosyayı kapatıp yüzüne baktım. "Şikayetçi oluruz, destek kanıtlar sunarız ama parayla sıyrılırlar ve tekrar yapmayacaklarının garantisini veremem. Kimse veremez."

"Anlıyorum," dedi sorar gözlerlerle, devam etmemi ve bir şeyler daha söylememi bekliyordu. Biliyordum.

Ama şuan sırası değildi.

old woundsWhere stories live. Discover now