Felix gözlerine inanamadı. Her şeyin şaka olduğunu ve birazdan arkadaşlarının kenarlardan çıkarak onunla dalga geçmesini bekledi. Kameraya alındığını ve bunun bir oyun olduğunu öğrenmek istedi.
Hyunjin ne demişti... Lucifer.
Hazmedemediği gerçeklik ile karşı karşıya kalırken odanın içerisinde bulunan kasvet yüzüne vuruyordu. O raflar, siyaha bürünen oda... Daha nicesi vardı. Bakmak istemiyordu ama vücudu kenetlenmiş bir şekildeydi.
Bedenini taşıyamayan titreyen ayakları yüzünden bir adım geriye gitti, yalpalamıştı. Gözlerinin görmesine üzün vermeyen yaşları ile yutkundu, kapının yanında yere bakan ve sesi çıkmayan bedene baktı.
"Sana göstermek istemedim." Ağzından bu kelimeler sessiz bir tonda çıkarken Felix düşünce yetisini kaybetmişti. "Bu yüzden istemedim beni zorladın..."
Onun sesinde kırgınlık vardı, korku vardı. Hellstation'un korkusuz ve en iyi dedektifi, Hellstation'un yetenekli ve atılgan polisi şuan yerlerdeydi. İyi değillerdi.
"H-Hyu-" kafasını iki yana sallayarak reddetti ve elini güç almak için salladı, bir duvar arasa da ulaşamadan gözleri kararmış, kendisini öne doğru bırakmıştı.
"Felix!"
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
(Y/N:Bu tarz oda düşünün. Lucifer'ın kendisine ait bir sürü işkence aleti var. Bulabildiğim en benzer resimler buydu bu nedenle sex içerikli anlamayın lütfen.)
¬¬¬¬¬¬¬
"Felix? İyi misin?"
Kulaklarına doğru gelen sese odaklanarak hafifçe aralanan gözlerini tam açtı. Gördüğü ilk şey beyaz tavan olurken yanındaki hareketlenmelerin ne olduğunu anlamıştı, bayıldığını, koltukta olduğunu ve yanında Hyunjin'e olduğunu.
