HL (25)

978 160 158
                                    

Yorum diye kudurmam bir işe yaramıyor:/

———

"Ne? Ne alaka?" Minho odaya girdiği anda tüm ekibin burada olduğunu görmüştü. Jeongin ise masada hepsinin ortasında oturuyordu. Bakışları korku doluydu ve titrediğini herkes görebiliyordu.

Odadaki çoğu kişi direkt olarak Jeongin'e bakıyordu ve çok fazla baskın bir hava vardı. Minho bir anlığına bu durum için ekibe içten içe sinirlenmişti.

"Kurbanın üzerinde bir kedi tüyü bulunuyor. Ve Jeongin de gece karakola gelmişti. Jeongin'in kedi kafesinde çalıştığını da bildiğimiz için en önemli şüpheli olarak göz önünde bulunuyor." Hyunjin ona bir kağıt uzattığı zaman Minho kaşlarını çattı.

"Bu saçmalık! Jeongin neden o polisi öldürsün? Bizden başka kimseyi tanımıyor bile?" Jisung sinirle çıkışınca Felix onu durdurdu. "Bu alınan deliller ile belirledikleri bir şey. Ben Jeongin yaptı demiyorum Jisung."

Hyunjin titreyen bedene bakarken Minho kağıttaki şeyleri okuyordu. Bir olay olduğu zaman ilk önce deliller toplanırdı, sonra otopsi yapılır ve deliller incelenirdi ve bu sırada ön şüpheliler sorgulanırdı. Bunu her polis ve dedektif bilirdi.

Olay saatinden beri deliller inceleniyordu ve o zamandan beri adam otopsideydi. Hala bir bilgi gelmemişti, şüpheliler ise toplanma aşamasına girmişti. Minho iç çekti ve kafasını salladı. "Jeongin sakin olalım. Şimdi sadece bana neden gece karakoldaydın? Bunun cevabını ver." Minho sakince konuşmaya çalışarak bir sandalye çekti. Jeongin'in gözleri etrafında gezince sorunun ne olduğunu anlayarak elini kaldırdı. "Odada çok kişi var. 4 kişi hariç çıksın."

Grupta Jeongin'in tanıdığı ve en azından biraz daha rahat olduğu 4 kişi harici diğerleri çıkmıştı. Chan, Jisung, Felix ve dedektif olduğu için Hyunjin, odada kalan kişilerdi. "Tamam pekala. Şimdi sakin olmalısın anladın mı? Bak burada herkes senin tanıdığın insanlar. Sana kötü davranmayacağız."

Amacı titreyen bedeni rahatlatmak olduğundan rahat konuşuyordu. Ve bunu başarmıştı. Jeongin derin bir nefes almış ve rahatlamıştı. "Ben... B-Ben."

"Benim için geldi." Chan konuşmaya başlayan bedenin sözünü kesip sıkıntılı bir ifade ile kollarını göğsünde bağladığı yerden çekerken Jeongin'in yanına gelmişti. "Bugün nöbetçilerden biriydim ve Jeongin bunu biliyordu. 12.30-1 gibi bana bana yemek getireceğini söyleyerek karakola geldi. İnatçı olduğu için engel olamadım." 

Odada bulunanlar şaşırmış bir ifade ile ikisine bakıyordu. Minho tek kaşını kaldırarak önce Jeongin'e ardından Chan'a baktı. "Nasıl yani? Jeongin ile?"

"Aynen öyle şimdi konuya dönebilir miyiz?" Chan bu konu için gerilmişti ve Jeongin kızaran kulaklarını saklamak için başını eğmişti. "Tanrım aşk oyununa düştüm. Pekala, Jeongin'in tamamen senin yanında olduğuna dair bir ifade ver ve kamera kayıtları ile kanıtla bunu Bang. Yoksa Jeongin, deliller göz önünde bulundurulurken şüpheli olarak gözüküyor. Nezarette kalabilir."

"Tamamdır. Çocuklara zaten Jeongin için bir fail verdim ve kamera kayıtlarını izledim. Jeongin değil, onu neden aldılar anlamadım bile." Chan ve odadaki herkes derin bir nefes alırken Hyunjin düşünceliydi.

Jeongin yanlış bir saatte yanlış bir yerdeydi. Çok fazla tesadüfün olması aslında onu oldukça düşündürüyordu.

HᴇʟʟSᴛᴀᴛɪᴏɴ § HʏᴜɴLɪx✔︎Where stories live. Discover now