HL (7)

1.5K 222 354
                                    

Hyunjin 🤝 Ağzımıza etmek.

¬¬¬¬¬¬¬

Minho çalan telefonunu eline alıp kulağına götürdü. İş ve normal kullandığı telefon ayrı olduğu için ayakta duran ikili karakoldan arandığını anlamıştı. Ve Minho karakoldan aranıyorsa önemli bir konu olabilirdi.

"Açtım hoparlöre konuş Hongjoong." Birkaç dakika sonra Minho telefonun hoparlörünü açıp havaya doğru tuttu. Hyunjin ve Felix ise yaklaşarak telefona doğru eğildi. "SeongHwa ve HwanWong kamera kayıtlarını tekrar incelediler. Su birikintisine yansıyan birisini gördüler, katil olduğunu düşünüyoruz. Ve katil yakalanmayacağını düşünmüş ki bu zamana dek haklıymış çok detaylı silmemiş."

Telefonu dikkatle dinleyen üçlü bir anda ciddileşip içindeki heyecanlarını bastırdı. "Yüz tanıma programı için Ravn ve Leedo'ya başvurduk. Ve katilimizin kim olduğunu bulduk ve arama çalışması başlattık. Gelip kendiniz görün."

Minho görüşürüz diyip kapattığı telefon ile kıpırdanmalar olmuştu yatakta. Jeongin kıpırdanmaya başlayıp kafasını kaldırınca korkmuştu. Uyurken odada sadece Minho olduğundan şaşırmıştı. "S-Siz?"

"Merhaba Jeongin. Ziyarete geldik rahatsız olma." Felix yatakta doğrulan ve kendisinden küçük olan bedeni rahatlatmak için hafifçe gülümsedi. Jeongin, Jisung ile sevgili olsa bile bu zamana kadar onu iki kere görmüştü.

Utangaç ve sevimli çocuğa karşı ne zaman selam verse ortadan kayboluyordu. Bu nedenle bir türlü yakınlaşamamışlardı. " Minho Hyung ve Felix Hyung'u tanıyorum ama siz?" Jeongin işaret parmağı ile göstermenin ayıp olduğunu bildiğinden gözlerini direkt kendisine yabancı gelen bedenin üzerine dikti. "Siz kimsiniz?"

Jeongin yabancı bedeni üstten aşağı süzdü. HellStation'da çalışan bir sürü insan görmüştü. Kimisi robot gibiydi, kimisi çok sert ve yapılıydı, kimisi de Jisung gibi eğlenceli tarafa giriyordu. Ama önündeki bu sarı saçlı kişi Minho gibi işinde robot olduğunu düşünmüştü ve tilki gibi bakıyordu gözleri.

"Hwang Hyunjin, yeni cinayet dedektifiyim." Hyunjin kendisine bakan çocuğa dönerek hafifçe baş selamı verdi. Utangaç tavırları kendisine sevimli gelse de ciddi kalmayı her zaman ön planda tuttuğundan kısa bir tanıtım yaptı. Ve Jeongin'in onu gözleri ile tanımaya çalıştığını farketmişti.

"Jeongin şimdi gitmemiz gerekiyor." Minho kaşlarını çatarak yatakta uzunlamasına yatan bedeni süzdü. Uzun zamandır gözlerini bile kırpmaya cesaret etmeden onu izliyordu ve kızaran gözlerinden anlamıştı bunu Hyunjin. "Jisung'a iyi bak."

"E-Elbette..." Jeongin kafa salladığı zaman önden Minho arkasından ise iki dedektif çıkmış beraber arabaya doğru yürümeye başlamışlardı. Kimseden bir ses dahi çıkmıyordu. Minho yürürken bile elinde bulunan telefondan gözlerini kaldırmıyordu, Felix ve Hyunjin ise onun bu halini anlamaya çalışıyordu. 

-------

"Nasıl oluyor bu?!" Komiserin koridorda yankılanan gür sesi ile herkes yaptığı işi bırakmıştı. Ne bilgisayar sesi ne de nefes alma sesi çıkıyordu HellStation'un 3. Katından. Ama o andı ki güçlü bir ses sessiz koridorda yankı yapmıştı. Minho yana doğru eğilen başını birkaç saniye öyle bırakmayı seçmişti. Sol yanağında yavaş yavaş beliren bir sıcaklık vardı.

Komiserin tokadını defalarca yemişti ama sanki bu biraz daha acı vericiydi? Kendi yaptığı hatayı biliyor ve pişmanlığı içini yakıp kavururken gelen tokat yemeğin üzerine tatlı gibi gelmişti. Sesini çıkarmadan önündeki yaşlı adamı başını eğerek dinlemeye başladı. Arkasında görev arkadaşlarının olması içini rahatlatmıştı herkese rezil olmaktan iyiydi.

HᴇʟʟSᴛᴀᴛɪᴏɴ § HʏᴜɴLɪx✔︎Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon