-30- 🎮

3K 409 701
                                    

|Üçüncü Kişi Ağzından Anlatım|

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

|Üçüncü Kişi Ağzından Anlatım|

Hyunjin, kafeden içeri girdiğinde bakışları ilk olarak Min Ho'yu buldu. Kısaca kafa selamı verdiler birbirlerine. Min Ho, gözleri ile cam kenarındaki masayı işaret etti Hyunjin'e. Haberi vardı bugünkü randevusundan, Abel söylemişti. Onlar için lezzetli şeyler hazırlamıştı Min Ho.

Hyunjin'in bakışları Gahyeon'u bulunca iç çekti. Güzel ve sevimli bir kız olduğunu düşünüyordu. Gerçekten bir kediye benziyordu ayrıca. Ama ne yazık ki ideal tipi böyle biri değildi. Onun dışında, problemi yoktu. Gahyeon'un kendisinden etkilendiğini bildiği ve Abel'a söz verdiği için mecburen gidip o masaya oturacaktı. Hiç değilse tanışmış olurlardı.

Gahyeon, henüz fark etmemişti Hyunjin'i. Karşısındaki sandalye çekilince anladı geldiğini. Kafasını kaldırıp baktı, Hyunjin'e gülümsedi. Çok heyecanlıydı. Hyunjin de ufak bir tebessüm sundu ve oturdu. Elinde tabaklar ile Min Ho geldi o sırada. Masaya bıraktı ellerindekini, Hyunjin'e döndü.

"Özel olarak sipariş etmek istediğin bir şey var mı?" aynı soruyu Gahyeon'a da sormuştu Hyunjin gelmeden. Nezaketen. Ortamın garip havasını dağıtıyordu bu durum.

"Ah, yok bunlar iyi görünüyorlar, teşekkür ederim."

Min Ho kafasını salladı ve Gahyeon'a samimi bir tebessüm sunup uzaklaştı. Bakışlarını, karşısındaki kıza çevirdi Hyunjin. Gergin olduğu belliydi. Aslında kendisi de çok rahat sayılmazdı. Can atarak gelmemişti buraya sonuçta. En azından, buluşacağı kişinin Gahyeon olduğunu öğrenmeden önce.

İlk konuşanın kendisi olması gerektiğini düşünen Gahyeon; "Teşekkür ederim... Yani geldiğin için."

Hyunjin, ne diyeceğini bilmeyerek dudaklarını ıslattı dili ile. Kafasını hafifçe salladı.

"Yenge- Yani... Abel rica edince..."

Gahyeon kaşlarını çattı.
"Sadece, Abel'ın ricası üzerine yani?"

"Evet. O ayarladı sonuçta bu buluşmayı?"

Kafasını iki yana sallayarak kollarını masaya koydu Gahyeon.
"Hayır, demek istediğim: Sırf Abel rica etti diye geldin. Diğer türlü dikkate almazdın. Yanlış mıyım?"

Karşısındakinin, zeki bir kız olduğunu en başından beri anlamıştı Hyunjin. O da, aynı şekilde kollarını masaya yaslayarak dikkatle Gahyeon'a odaklandı.

"Açık konuşabilir miyim?"

"Lütfen."

"Abel söylemeseydi, seninle buluşma düşüncesini aklımdan bile geçirmezdim."

Hyunjin, bunu kabalık olsun diye söylememişti. Ama doğru kelimeler de değildi sanki. Gahyeon bozulmuştu doğal olarak. Sinirlenen yüz hatlarından belliydi. Ama sakinliğini korudu. Güçsüz duruma düşmemeliydi ilk buluşmada.

Ruminate | Lee Felix Where stories live. Discover now