-39- 🎮

2.7K 272 483
                                    

AbeLix'in yavrucağı Lee Je Han, kafamda biraz böyle ehxjejc ⬇️

AbeLix'in yavrucağı Lee Je Han, kafamda biraz böyle ehxjejc ⬇️

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bu bölüm; yarı düz, yarı instagram tadında olsun dedim. Keyifli okumalar~

|Lee Felix|

Beyaz tişörtüme bulaşan, Je Han'ın mamasını şimdilik boş verdim ve ona yedirmeye devam ettim. Eğer, kaşıktaki mamayı küçük elleri ile alıp, suratıma suratıma fırlatmasaydı çok daha iyi vakit geçirebilirdim.

"Oğlum, üstüm başım battı, ye şu yemeğini ama..." Sızlanarak konuştuğumda, sevimli gülücükler saçmıştı. Bu, istemsizce beni de gülümsetti, "Bir de gülüyor, aynı annesi."

Yemek faslı bittiğinde mutfağı topladım ve Je Han'ı kucağıma alarak salona geçtim. Saat on civarıydı, Abel hala uyuyordu. Sabah, Je Han biraz huysuzlanınca, Abel uyanmasın diye onu alıp odadan çıkmıştım. İşe gitmiyordu henüz ama evden ilgileniyor işlerle, bu bile yoruyordu onu. Özellikle de lohusa döneminde olduğu için daha çabuk bitkin düşüyordu.

YouTube, Gdesingner derken bir şekilde sürdürüyorduk hayatımızı, aynı tempoda. Videolar çekmeye devam ediyorduk, ama çok sık olmuyordu artık. Şu an için, birinci önceliğimiz; Je Han.

Je Han'ı, salondaki bebek salıncağına bıraktım ve salonu toplamaya başladım. Buranın, dağınık olmadığı bir gün yoktu. Çocuklu ev ne demek, yeni yeni anlıyorum...

İşlerim bitince, oğlumla biraz oynamak istemiştim. Onu alıp, koltuğa oturduğumda, aklıma gelen planım ile hemen Hyunjin'i aradım. Bugün, yapmam gereken şeyler vardı. Birkaç gündür düşünüyordum.

Je Han, garip sesler çıkararak oyuncakları ile oynarken, onu tutuyordum her an düşebilir diye. Hala, otururken dengede duramıyordu. Aslında, onu koltuğa oturttuğumu görse Abel, beni bir güzel pataklardı da, neyse ki dikkatli davranıyordum.

Sonunda, Hyunjin açmıştı.

"Hyunjin? Müsait miydin?"

"Sana her zaman müsaitim kardeşim, söyle."

"Bize bi' uğrayabilir misin? Yardımın lazım."

"Tabii, geleyim hemen de, kötü bir şey yok, değil mi?"

"Yok yok, öyle bir şey değil."

"Tamam, on beş dakikaya oradayım."

Gerçekten de, tam on beş dakika içinde gelmişti. Hyunjin, ciddi anlamda dakik bir insan olmaya başlamıştı. Eskiden, her yere geç kalırdı. Gahyeon'un, onu iyi anlamda etkilemesine seviniyordum. Ondan sonra böyle olmuştu.

Ruminate | Lee Felix Where stories live. Discover now