⭐ 20 ~ Gizli Kahramanlar ⭐

6.6K 888 446
                                    

Herkese merhaba! 🌺

Lokum gibi bir bölüm getirdim size. Hazır karnınız doymuşken, gönlünüzü de ben doyurayım dedim. İyi etmiş miyim? 🤭

Keyifle okuyun, bölüm sonu görüşmek üzere! ❤️


Yüzümde hissettiğim küçük dokunuşlarla uykumdan sıyrıldığım sıra sesli bir homurtu döküldü dudaklarımdan. Gözlerim açılmamak için benimle büyük bir savaşa girerken homurdanmaya devam ederek başımı çevirdim ve yüzümün sağ tarafını yastığıma gömdüm ancak tenimde hissettiğim tatlı baskılardan kurtulmayı başaramadım.

Uyku mahmuru bir sesle "Ne oluyor ya?" diye söylendiğim sıra burnuma çarpan tanıdık kokuyu fark ettim. Kendisi son zamanlarda sıkça soluduğum ve tiryakisi olduğum bir kokuydu. Bu yüzden boynuma sürtünen tüyümsü şeylerin Beril'in saçları olduğunu kavramam çok da uzun sürmemişti.

Neredeyse tamamen uyanmıştım ancak gözlerimi açmak bir yana dursun daha da sıkı kapatmıştım. Çünkü tenime sürtünen dudaklardan da kızıl tutamlardan da bir hayli memnundum.

Beril, dudaklarını çeneme sürterek "Uyandığının farkındayım," diye mırıldandı. "Nefes alışverişlerin hızlandı. Ayrıca gözlerini sıkıyorsun."

Kısık bir ses tonuyla cevap verdim. "Yo, hala uyuyorum ben."

Tatlı kıkırtısı kulaklarıma ulaştığında tembel bir tebessümün davetsizce dudaklarıma konmasına engel olamadım. Bu da adet olmuştu başıma. Beril ne zaman gülse kendimi gülümserken buluveriyordum ve bunu istemli bir şekilde yapmıyordum bile.

"Uyurken konuşan biriyle de ilk defa karşılaşıyorum doğrusu," diyerek burnuma fiske attığında sırıtarak başımı iyice gömdüm yastığıma.

"Öpsene biraz daha beni, doyamadım buselerine."

"Buse de kim?"

Beril'in sorusu üzerine yastığa gömülü olmayan tek gözümü açarak hayretle ona baktım. "Ne?"

Beril, yüz ifademe kahkahalarla güldükten sonra uzanıp yanağıma hani şu şap diye ses çıkaran sulu öpücüklerden kondurdu ve keyifli bir sesle "Şaka yapıyorum," dedi.

Ona şakasının korkunç olduğunu söylemeye yüreğim razı gelmediği için bu konuda yorum yapmadım ve inadımı bir kenara bırakıp yüzümü tamamen açığa çıkardıktan sonra diğer gözümü de açıp ömrümde gördüğüm en güzel şeye baktım.

"Ne tatlı şeysin sen böyle ya."

Beril, tatlı tatlı kıkırdayıp "Öyle miyim?" diye sorduğunda kıkırtısını içime çekmek istercesine derin bir soluk aldım. Sonraysa bu soruya cevap vermek yerine uygulamalı göstermeye karar vererek ani bir atakla doğruldum ve Beril'i çift kişilik yatağımın boştaki kısmına yatırıp üzerine abandım. Canına yandığımın elaları irice açıldığında onun beni uyandırmak için dudaklarını dokundurmadığı tek yere, yani bal dudaklarına küçük sayılamayacak bir öpücük kondurdum.

Sevdiceğim öpücüğün etkisiyle gözlerini kırpıştırırken burnumu yanağına yaslayıp kokusunu soludum.

"Öylesin. Hem de öyle tatlısın ki dudaklarım senin tadını almadan evvel nasıl hayatta kalabilmişler, inan ki bilmiyorum."

Beril'in elinin enseme, oradan da saçlarımın arasına kaydığını hissedince başımı kaldırıp gözlerinin içine baktım.

"Sabah sabah pek bir formundasın canım kahramanım," diyerek gülümsedi. Tebessümüne eşlik ettim.

"Güne seninle ve dokunuşlarınla başlamışım. Ben formumda olmayayım da kim olsun?"

Kıkırdayarak ensemdeki saçları okşadığında iç çektim. "Ama öpücüklere doyduğumu pek söyleyemeyeceğim."

KIZIL YILDIZ IIWhere stories live. Discover now