KIZIL YILDIZ II

🌠 Geçmiş ~ 3 🌠

[Multimedia; Altı yaşındaki Beril, Mert'e bakıyor... 😂😂 (Şaka bir yana, büyük Mert'i görmezden gelirsek, Beril küçükken Mert'e aynı böyle bakıyordu.)]

🎶 Alan Walker, K-391& Emelie Hollow - Lily 🎶

(Şarkının sözlerini mutlaka okumalısınız. Resmen küçük Beril'in Mert'e olan hislerini anlatıyor.)

Yeni kapağımız hakkında neler düşünüyorsunuz? Ben yapıldığı günden bu yana aşk yaşıyorum kendisiyle... (@KbraGdel 'e bu şahane kapak için tekrar tekrar teşekkür ederim! ❤️ Multi için de aynı şekilde😂)

İyi geceler bölümünüz olsun. Keyifle okuyun!

ღ

"Mert! Hemen odandan çıkmazsan oraya gelir seni terlik manyağı yaparım, acele et!"

Mert, annesinin canhıraş çığlığını işittiğinde sıkıntıyla yüzünü buruşturdu. Allah aşkına, bu kadın niye kendini sürekli terlikle tehdit ediyordu?

Çorabının sol tekini de ayağına geçirdikten sonra parke zemine basarak ayaklandı ve dolabına doğru ilerlerken kafasını odasının kapısına çevirip "Geliyorum!" diye bağırdı. Dolabının karşısına geçtiğinde aralık kapağı tamamen açarak içinden siyah, ince bir hırka çıkardı ve hızla üzerine geçirdi. Ardından yapmadığı takdirde annesinin söyleneceğinden adı gibi emin bir halde dolabın kapağını kapayarak dolabının aynasından kendine baktı. Altında siyah bir kot, üstüne de beyaz bir tişört vardı. Aslında parka gitmek için bu bile fazlaydı lakin o Mert Atalay'dı. Nereye giderse gitsin mükemmel görünmek zorundaydı.

Gerçi en basit şeyleri bile giyse harika görünüyordu ya, neyse.

Elini kaldırarak kumral saçlarının arasına daldırdı ve şöyle bir karıştırdıktan sonra hazır olduğuna karar vererek odadaki çalışma masasına yöneldi. Masanın çekmecesini açarak babasının dün sabah okula gitmeden evvel verdiği harçlıktan kalanını cebine tıkıştırdı ve annesinin cırtlak sesini bir kez daha duymak istemeyerek odasından çıktı.

Selvi, kahvaltıdan kalan bulaşıkları yıkarken bir yandan da çok sevgili oğluna saydırmakla meşguldü. Bıraksan yemek yemekten ve bilgisayar oyunu oynamaktan başka bir iş yapacağı yoktu. Erkek çocuğu annesi olmak ne zordu!

Mert, dün gece bilgisayar oyununa dalarak geç yatmış ve sabah da -hafta sonu olmasına rağmen- annesinin zoruyla erkenden kalktığı için uykusunu alamamıştı. Annesinin hazırladığı şahane kahvaltı dahi keyfini yerine getirmeye yetmemişti. Dolayısıyla huysuzdu, hem de çok.

Asık suratıyla mutfağa girdiğinde annesini kollarına kadar köpüklere bulanmış halde gördü. Selvi, oğlunun nihayet hazırlandığını görebildiğinde abartılı bir şekilde iç çekti.

"Çok şükür hazırlanmışsınız Mert Bey, bir an akşama kadar bekleyeceğim sandım!"

Mert, annesinin kahve gözlerinin içine bakarak gözlerini devirdi.

"Altı üstü küçük bir kızı parka götüreceğim anne! İlla sabahtan gitmek gerekmiyor ki! Akşama doğru gidip 1-2 saat kalsak yeterdi!"

Selvi, oğlunun vurdumduymazlığı karşında bir kez daha iç çekerek başını iki yana salladı. Her konuda şeytana pabucunu ters giydirecek kadar zeki olan oğlu, konu Beril olduğu zaman saflaşıyordu. Küçük kızın Mert'e nasıl baktığını çok iyi görmüştü Selvi. Beril'in, Mert'e olan hayranlığı ve sevgisi o kadar büyüktü ki oğlunun her türlü ihmalkârlığına rağmen her gün daha da bağlanıyordu oğluna.