22

27.9K 2.3K 1.2K
                                    

Yorum yapmayı unutmayın lütfen.

-

"Taehyung, son bir prova alalım son sahne için!"

Kafamı yasladığım koltuk başlığından kaldırarak sahneden bana seslenen hocaya baktığımda kafamı sallayarak onu onaylamış sonra derin bir nefesle oturduğum yerden kalkmıştım.

Final sınavlarım dün bitmişti ve bugün büyük gündü. Tiyatro oyununun sahnelenmesine sadece bir saat vardı ve etraftaki herkes telaş içinde bir yerlere koşuşturuyordu. Sabahın erken saatlerinden beri buradaydık ve bir sorun çıkmaması için hepimiz tüm ciddiyetimizle çalışıyorduk.

Dün gece Jungkook'un binbir türlü homurdanma ile siyaha boyadığı saçlarımı düzelttikten sonra beni bekleyen partnerimin karşısına geçerek ona gülümsemiş hemen ardından derin bir nefes alarak rolüme girmiştim.

Çatılan kaşlarım ve dikleştirdiğim omuzlarım ile gözlerime olabildiğince sert bir bakış yerleştirerek özgüvenli ancak kırgın kral rolüme büründüğümde olduğum Kim Taehyung'dan çokta uzak sayılmazdım.

Karşılıklı diyaloglarımızı söyleyerek son provayı da sonlandırdığımızda birkaç adım ötemizde tüm dikkatiyle bizi izleyen hoca ellerini birbirine çarparak birkaç şey söylemiş ardından uzaklaşmıştı. Yavaş yavaş dolmaya başlayan salon ile gözlerim sürekli kapıya gidip duruyordu.

Sabah evden erken çıktığım için şu anda annemin ne durumda olduğunu bilmiyordum. Jungkook bize uğrayarak annemi getireceğini söylediğinde ona defalarca teşekkür etmiştim ancak yine de korkuyordum. Annemin gelmeyeceğinden ve hayal kırıklığına uğramaktan o kadar korkuyordum ki kendimi sürekli bunu düşünürken buluyordum.

Kulise geçerek hazırlanan diğer rol arkadaşlarımın yanıma geçtiğimde hepsine kısa bir baş selamı vermiştim. Seçmelere kral rolü için katılan ancak iyi geçmediğini söyleyen ordaki çocuklardan biri de kralın kardeşi rolündeydi ve tüm bu prova zamanlarında onun gerçekten samimi biri olduğunu anlamıştım.

Yanıma gelerek gülümsedikten sonra önümde eğilerek "Kralım." diye beni selamladığında kocaman bir şekilde gülümsemiş ve "Kalkabilirsin Prens Yugyeom." diye karşılık vermiştim.

Doğrularak gülümsediğinde girdiği rolden çıkmış ve "Hazır mısın?" diye sormuştu. Heyecandan yerinde duramıyor ve sürekli bir o yana bir bunu yana sallanıyordu. Kafamda beni rahatsız eden tacı düzeltirken "Hazırım, ya sen?" diye sormuştum.

"Heyecanlıyım ama halledeceğim!" Sözüyle ikimizde kıkırdağımızda yanımızdan geçerken "Ne kadar da samimi ama!" diye söylenen Park Bogum ile ikimizde gözlerimizi devirmiştik.

Yugyeom arkasından "Ne kadar da aptal ama!" diye fısıldadığında alt dudağımı ısırarak gülümsememi bastırmaya çalışmıştım.

"Taehyung, arkadaşların gelmiş. Seni bekliyorlar dışarıda." Kapıdan kafasını uzatarak seslenen kıyafet sorumlularından birini kafamı sallayarak onaylamış ve teşekkür ettikten sonra heyecanla kulisten çıkmıştım. Onlar geldiyse annemde gelmiş demektir.

Sahne önünde durarak onları gözlerimle ararken el kaldırarak ismimi seslenen Jimin ile o tarafa dönmüştüm. Hızla yanına ilerlerken yanında duran Jungkook ve Yoongi hyungu da görmüştüm. Yüzlerinde ki ifade ile adımlarım yavaşlarken yalnız olduklarını görmem ile tahmin ettiğim şeyin olmaması için içimden dua etmeye başlamıştım.

Yavaşlamış adımlarım ile yanlarına vardığımda her ihtimale karşı arkalarında bulunan sandalyelere de göz atmıştım. Tanıdık bedeni göremediğimde bariz bir şekilde düşen omuzlarım ile içime oturan üzüntü ve hayal kırıklığını belli etmemeye çalışarak derin bir nefes almıştım. Göğsümün tam ortasında bir ağırlık hissediyordum şimdi ve kaldırmaya yetecek gücü çok önceden kaybetmiştim. Ne bekliyordum ki zaten? Yıllardır çıkmadığı evden aniden benim için çıkmasını falan mı?

called me | taekookWhere stories live. Discover now