33

23K 1.9K 675
                                    

"Sen var ya çok fena bir insan oldun."

Saat gece yarısını çoktan geçmişti ve yanımda parmaklarını benimkilere kenetlemiş olan sevgilim ile beraber yürüyorduk. Evde otururken bir anda dışarı çıkıp yürümeyi teklif etmesi üzerine isteğini onaylamıştım ve yaklaşık yarım saattir başıboş bir şekilde dolanıyorduk.

Güzeldi böyle olmak.

"Ne yaptım sanki ya?" diye konuştuğum sırada kendimi tutamayıp gülüyordum çünkü neden bahsettiğini biliyordum.

"Yoongi'yi nasıl delirttin bugün öyle?"

Aynı anda güldüğümüzde kenetli ellerimizi ileri geri sallıyor ve alt dudağımı ısırıyordum. "Çok eğlenceli değil miydi ama?"

"Öyleydi." derken beni kendine daha çok çekmiş ve elime bir öpücük bırakmıştı. Gülümsemem yüzüme daha çok yayılırken kendimi şu anda çok iyi hissediyordum. Aslında onun yanımda olduğu her an iyi hissediyordum. O bana gönderilmiş bir hediyeydi.

"Seni çok seviyorum ya." Aniden söylediğim şey ile şaşırdığında gülerek ellerimizi sallamaya devam etmiş ve önden ilerleyerek onu da çekiştirmiştim. Onun yanındayken bir yanım çocuklaşıyor ve ilgisi için deli oluyordu. Şu anda o anlardan birindeydik ve ben tüm ilgisinin bende olması için her şeyi yapabilecek gibi hissediyordum.

Bir anda yolun ortasında durarak benimde durmamı sağladığında kafamı geriye çevirip ona bakmıştım. Kenetli ellerimizi ayırmadan beni kendine doğru çektiğinde boşluğuma gelmesi ile hızımı alamayınca alnımı çenesine vurmuştum. İkimizde aynı anda inlediğimizde o çenesini ben ise alnımı tutuyordum. Gelen gülme isteğimi bastıramayıp kıkırdadığımda o da gülmüştü.

"Seni seviyorum diyorum ve sen bana çene mi atıyorsun?"

Eğilerek alnıma bir öpücük bıraktığında "Böyle olmamalıydı aslında." demişti.

"Nasıl olmalıydı?" dediğim sırada beni biraz daha kendine çekerek kollarını dolamıştı belime. İlk kez bunları yaşıyormuşuz gibi tepki veren kalbime karşı beynim ona sakin olması gerektiğini haykırıyordu. Ellerim kollarına yerleştiğinde "İşte böyle olmalıydı." demişti.

Çok az olan boy farkımıza rağmen kafamı biraz yukarı kaldırarak gözlerine baktığımda tüm parıltıları oradaydı. Yıldız dolu gökyüzünü andırıyordu ama sadece bana özeldi. "Peki şimdi ne olacak?" diye fısıldadığımda biraz daha yaklaşmıştı yüzüme.

"Şimdi seni sevdiğimi söyleyeceğim ve öpüşeceğiz." İstemsizce alt dudağımı ısırdığımda gözleri çoktan inmişti dudaklarıma. Biraz daha eğildiğinde bende kafamı yukarı doğru kaldırarak ona yardımcı olmuştum ve sonunda birleşmişti hasret kalmış dudaklarımız. İlk birkaç saniye hareket etmeden durmuş hemen ardından ise eliyle çeneme baskı uygulayarak dudaklarımı aralamamı sağlamış ve emmişti alt dudağımı. Üst dudağı dudaklarım arasında kaybolurken ellerim bulmuştu yanaklarını.

Ancak aklıma gelen şey ile dudaklarımızı ayırdığımda "Beni sevdiğini söylemedin." demiştim soluklarımın arasından. Dudaklarıma yaklaşarak kısa bir öpücük bırakıp "Seni" demiş hemen ardından tekrar öperken "seviyorum." diye tamamlamıştı cümlesini.

Kare gülüşüm anında kendini gösterirken bu kez yanaklarımdan öperek çekilmişti geri. Tekrar ellerimizi birleştirdiğinde yürümeye devam etmiştik karanlık sokaklarda. Evin birkaç sokak uzağındaydık ve halimizden memnunduk.

"Siz evinize ne zaman geçeceksiniz?" diye sorduğumda omuz silkmişti önce.

"Bilmiyorum, seni yalnız bırakmak istemiyorum."

called me | taekookDär berättelser lever. Upptäck nu