4.1

13K 1K 567
                                    

Keyifli okumalar❤

"Deren, Allah herkese senin gibi evlat versin. Bu ne olgunluk kızım, vallahi şaşırdım."

Çağla avucunda biriktirmiş olduğu çekirdek içlerini ağzına attıktan sonra gülerek konuşurken göz devirmiştim. Yaşananları, meraktan gece uyayamayan arkadaşlarıma aktarmak için evlerimize yakın olan parka gelmiştik ve yaklaşık bir saattir sordukları soruları yanıtlamaya çalışıyordum. 'Fazla merak' ile başlayan özlü sözden haberleri yoktu sanırım...

"Dün anıra anıra ağladım, bunun neresi olgunluk?"

Oturduğum salıncakta hafif hafif sallanmaya başladığımda Çağla omuz silkmişti. "Ağlamak da olgunluğa dahil."

"Tanışacağınız için gergin misin?"

Umut'un sorduğu soruya başımı salladım. Bu akşam İnci Hanım ve kızıyla tanışmak için yemeğe çıkacaktık. "Gerginim ama babam daha gergin. Uyuyamadı dün akşam."

"Anlaşamazsanız belki diye streslenmiştir."

"O daha çok İnci Hanım'ın kızıyla anlaşamayacak diye stresleniyor."
dedim omuz silkerek.

"Bir de o vardı değil mi? Kız nasıl biri acaba?"

Beni asıl geren şey buydu. İnci Hanım'ı çok dert etmiyordum çünkü eğer anlaşamama ihtimalimiz olsaydı babam bizi tanıştırmazdı ve ilişkisini bitirirdi. Kızıyla öyle değildi elbette. İnci Hanım'ın babama söylediğine göre ilişkilerini onaylamış, uyumlu ve iyi bir kızdı ama her anne kızını bu şekilde tarif ederdi. Normalde ön yargılı bir insan değildim fakat tanışana kadar aklımda bunlar dolanacaktı.

"Kızın hakkında bir tek isminin Elçin olduğunu ve 16 yaşında olduğunu biliyorum."

"Yaşlarınız yakınmış, bence anlaşırsınız." dedi Umut. Derin bir nefes alıp başımı salladım. "Umarım ama yine de korkuyorum."

"Belki sandığından daha iyi anlaşacaksınız? Küçüklükten beri bir kardeşin olmasını istiyordun zaten, belki de abla kardeş gibi olacaksınız."

Alina'nın dediği beni istemsizce gülümsetmişti. Küçüklüğümden beri bir ablam, bir kız kardeşim olmasını çok istemiştim. Ne yalan söyleyeyim, Elçin'le o şekilde olmayı ben de isterdim.

"Her neyse," diyerek ayaklandım. "Benim gitmem lazım, anca hazırlanırım."

"Ben bırakayım seni."

Evimle park arasında 10 dakika olsa da Umut'un bu teklifini geri çevirmedim. Bu onu 10 dakika daha fazla görmek demekti. Diğerleriyle vedalaşıp parktan çıktık ve evime doğru ilerlemeye başladık. Aramızdaki sessizlik varlığını sürdürürken Umut'un derin bir nefes aldığını duyup bakışlarımı ona çevirdim. Bir şey söyleyecek gibiydi.

"Dün akşam çok ağladın mı?"

Üzgünce sorduğu soruya başımı iki yana salladım. "Hayır."

Evet desem bunu kafaya takacağını biliyordum fakat yüzümden her şey belli oluyordu. Gözlerimin şişliği hâlâ inmemişti.

"Yalan söyleme."

Çocuk azarlar gibi konuşması beni güldürdü. "Evet desem ne yapacaktın ki?"

"Bilmiyorum," dedi oflayarak. Dünyadaki tüm derdi, tasası benim ağlamış olmam gibi bir ifade vardı yüzünde. "Ağlama diyeceğim de senin yerinde bir dal parçası olsa o bile üzülüp ağlardı."

Yerdeki dal parçasını işaret ederek yaptığı komik benzetmeye güldüm.

"Her ağladığında böyle güzel olacaksan seni tüm gün ağlatabilirim, demiştin ama bir keresinde."

Küçük Sevgilim/ TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin