G|44

1.4K 128 109
                                    

Perdenin Ardındakiler - Yarınlar Var

Dolu Kadehi Ters Tut - Kaçar Gider. Flashback kısmını bu şarkıyla yazdım, mükemmel.

Multimedia: Erdem 💛

-

Mert sinirle elindeki kağıtları çimlere bırakıp isyankar sesiyle söylendi. "Oynamıyorum ya ben! Ne bu, bu ne yani bu hep bok gibi geliyor bana ya!"

Ben dudaklarımı ısırıp gülmemek için çabalarken Batu kendini hiç kasmadan sesli bir gülüş attı. Bu Mert'i daha da sinirlendirirken "Bakın bu çocuk tam bir şerefsiz. Kağıtları karıştırırken kesin hile yaptı." dedi. 

Doğruydu aslında. Batu sürekli hile yapardı ama bir yanlışlık vardı. Bu elde kağıtları Erdem karıştırmıştı.

"Kanki bu kez kağıtları benim karıştırmam dışında bir sorun yok ama sen haklısın tabii ki." Erdem'in alaylı cümlesiyle Mert gözlerini devirmiş ve boylu boyunca çimlere yattı. Cebinden telefonunu çıkarıp "Kaybetmekten yoruldum valla artık." dedi.

"İstersen kağıtları bu kez ben karıştırayım?" Bu sesin sahibi Batuhan'ın kız arkadaşıydı. Geldiğimizden beri neredeyse ilk kez konuşmuştu.

Bugün öğleden sonra yine her zamanki gibi çıkıp parka gelmiş, kağıt oynuyorduk. Ama parka gelmeden önce Batu, bizi biraz bekletmiş ve yanında bir arkadaşıyla geleceğini söylemişti. Bir arkadaşım dediği flörtüydü. Hatta bence sevgiliydiler. Çünkü iki insan birbirini seviyorsa ve bunu belli ediyorlarsa bence flört falan hikaye, sevgiliydiler artık. Kızla okulda tanışmışlardı ve kız iyi birine benziyordu. En azından şimdilik. Ve fazlasıyla utangaçtı. Ama bu özelliği onu itici ve soğuk biri gibi değil, tatlı biri gibi gösteriyordu. Ayrıca uyumluydu da. Kağıt oynayacağımızı duyduğunda bilmediğini ama bizi izlemekten hoşlanacağını söylemişti. Eğer söylemeseydi Batu'nun onun da bildiği ve sevdiği bir şeyler yapmak istediğinin de farkındaydı. Bunu düşünerek hareket etmesi gerçekten güzeldi.

İnsanlara kolay kolay ısınabilen biri olmasam bile kıza karşı içimde hiç kötü hisler uyanmamıştı. Bundan çok hoşnuttum çünkü Batu'ya çok değer veriyordum. Onun mutlu olması benim için çok önemliydi. Adı Duru'ydu. Tıpkı adı gibi duru bir güzelliği vardı.

Mert hafifçe gülümseyip ona sorun olmadığını söylemiş ve geri telefonuna dönmüştü. Batuhan da Duru'ya dönüp onunla ilgilenmeye başladığında oturduğum yerde hafifçe solumda olan Erdem'e kaydım. Kağıtları da dizimden alıp ortaya diğer kağıtların üzerine atıp yüzümü Erdem'e çevirdim.

"Dışlanmış gibi hissediyorum ama ben." İki kolunu arkasına doğru yere dayamış, kollarından destek alır bir pozisyonda hafifçe gülümseyerek bana bakıyordu. "Niye gülüyorsun ya?" diye söylenerek kaşlarımı çattım.

"Çünkü komik."

"Neymiş komik olan?" Sorumla daha çok sırıtıp kaşlarını oynatarak beni işaret etti.

"Sen."

Belki sahte de olsa bir kızgınlık belirtisi göstermem gerekiyordu ama yapamıyordum. Aşırı tatlı bir hâli vardı ve bu beni güldürüyordu. İster istemez sürekli gülüyordum onun yanında. O ise... O zaten her koşulda ve herkesin yanında gülüyordu.

"Gençler." Mert'in seslenişiyle kendimi toparlayıp gözlerimi Erdem'den ayırdım. Diğerleri de benim gibi Mert'e dönmüş ne söyleyeceğini bekliyordu.

"Karan," durup tepkimizi ölçmek istercesine bize baktı. Ben de dahil olmak üzere kimse mimik oynamamıştı. Duru, tanımadığı için tepki vermemesi gayet normaldi zaten.

GEÇMEMİŞ | TextingWhere stories live. Discover now