G|49

445 20 1
                                    

madrigal - dip

semicenk - herkes gibisin

benim ruh halimi dinlediğim şarkılar belirliyor arkadaşlar, yazdıklarımı da ruh halim, üzgünüm.

-

Erdem gideli saatler geçmişti. Ben olduğum yere öylece çöküp kalmıştım. Bir ara uyumuş bile olabilirdim ama hatırlamıyordum. Ne giden vardı ne gelen. Aslında giden vardı. Gidenler vardı. İnsanlar benden hep gitmişti. Ben miydim iten onları? Bir cevap bulamıyordum. Ya da sadece cevapsız kalsın istiyordum.

Her günün sonunda kendimi neden bir başıma bir köşeye çökmüş buluyordum? Artık yoruldum. Herkesten. En çok da kendimden.

Keşke bir veda etseydi. En azından onunla teselli ederdim kendimi. Ya da veda etmişti de ben mi farkında değildim? Öpüşü veda mıydı? Sadece zaman kayması yaşamıştı. Soğuk bir veda.

Bana layık soğuk vedansa unuttum artık herkes gibisin, diyordu şarkıda. Kendim için üzülüyordum. Çünkü ben bu vedayı asla unutamayacak, zaten unutmak için de çabalamayacaktım. O benim için asla herkes gibi olmazdı da.

Ben düşüncelerimle kafayı sıyırmışken hava kararmıştı. Odayı yalnızca dışarıda yanan turuncu sokak lambası aydınlatıyordu. Saat kaçtı? Umursamadım. Hareket ettim olduğum yerde. Her yerim uyuşmuştu. önce birkaç hareketle gevşettim kendimi. Sonunda ayağı kalkabildiğimde masadan telefonumu aldım. Mutfağa girip kendime dolaptan bir bardak soğuk su doldurdum ve tek dikişte bitirdim. Ellerimi tezgaha yaslayıp derin bir nefes aldım. Olmuyordu. Ciğerlerim reddediyordu resmen havayı.

Ben böyle biri olmayı bırakmıştım hani?
Nasıl kendime hakim olamıyordum?
Neydi ya beni bu hale getiren?
Ben bundan çok daha kötü şeylerle baş etmemiş miydim? Şimdi neden yapamıyordum?
Basit bir reddediliş beni nasıl bu kadar yıkabilirdi?

Basit bir reddediliş değil, dedi içimden bir ses. Sen aşık olduğun kişiyi kaybetmekten çok, yakın dostunu kaybetmene yıkıldın. Yine yalnız kalışına.

Kendime olan öfkem git gide artarken hızlı adımlarla odama ilerleyip ince bir hırkayı üzerime geçirdim. Çalışma masamın üzerindeki kulaklığımı da alıp hızlı adımlarla evden çıktım. Saat kaçsa kaçtı. Benim nefes almaya ihtiyacım vardı. Denize, müziğe ve yürümeye ihtiyacım vardı. Kulaklıklarımı takıp bir şarkı açtım.

Dip.

Adımlarım beni sahile doğru götürürken kulağımdaki ses beni tahmin ettiğimden daha fazla rahatlatıyordu.

Belki hiç duymadın, belki de takmadın
Bilmem, bilmem
Konuşmalar faydasız
Sanki susmadın mı anlamsız
Üzmem, kendimi üzmem

Sustu. Hem de hiç susmadığı kadar. Keşke ben de üzmeseydim kendimi. Bu o kadar da zor olmamalıydı. Evet, 15'indeki ile 21'indeki Gece arasında farklar vardı. Hisler olarak değil sadece. Şimdi daha olgundu.

Peki sende mi en dibe daldın
En son bende uyandın
Artık o, düşlerinden

Kendimi toparlamam gerekiyordu. O sadece susmuş olabilirdi ama Karan gibi değildi. Ona aşık oldum diye benden nefret etmeyecekti. Değil mi? Kiminle konuşuyordum? Kime soruyordum bu soruları?

Sonunda bur'dayız, yapayalnız
Kendi başımıza
Çok iyiseydek, hiç olmadık
Aynı şeyi bulduk karşımızda

Şarkı sanki bana cevap veriyormuş gibi devam ediyordu. Bittikçe başa sarıyor ve ben değiştirme zahmetine girmiyordum. Yeşil alanı geçip deniz kenarında yürümeye başladım. Şu an en dibe kadar dalsaydım... Hem kimse de yoktu etrafta. Saat bayağı geç olmalıydı çünkü normalde gece bire ikiye kadar otururdu insanlar burada. Şarkı açarken dahi dikkat etmemiştim saate. Çünkü bir şeylerin bana engel olmasını istememiştim. Tedirginlik hissetmek istememiştim.

Beton zemine oturup ayaklarımı aşağıdaki kayalıklara doğru uzattım. Hava güzeldi ve bana iyi geliyordu. Deniz zaten beni her halükârda sakinleştirebilen tek şey olmuştu.

Kulağımdaki müzik kesilip hırkamın cebindeki telefonum titremeye başladığında istemeye istemeye elimi cebime uzatıp telefonumu çıkardım. Erdem arıyordu. Tek bir an olsun tereddüt etmeden meşgule aldığımda gözüme saat takıldı. 03:43. İstemsizce vücudumdan bir ürperti geçmişti. Bu saatte kız başıma sokakta olmam pek iyi değildi.

Erdem'den bu kez mesaj bildirimi düştü.

Erdem: Gece, nerdesin?

Erdem: Evden çıktığını duyduk yanına geliyorum nerdesin? Tek kalma bu saatte.

✔✔

Erdem: Lütfen Gece

Gece: Sahildeyim.

Erdem çevrim dışı.

-

Uzak durmak isterdim ondan ama bu saatte tek kalmak günümüz şartları için çok uygun değildi. Elimde değildi. Korkuyordum.

Esen rüzgarla bir ürperti bedenimi sardığında arkamdan gelen adım seslerini duydum. Müzik zaten çoktan kapanmıştı. Umuyordum ki bu ayak sesleri Erdem ve Batuhan'a aitti. Arkamı dönüp bakmaya da korkuyordum. Ama deli gibi merak da ediyordum. Bakmak ve bakmamak arasında gidip gelirken biri konuşmaya başladı.

"Çakmak var mı bayan?"

Ağzını yaya yaya ve bozuk Türkçesiyle kurduğu cümle tüm bedenimi titretmişti.

Çünkü bu sesi hayatımda ilk kez duyuyordum.

-

mai passato e non passerà mai.

🌠

bölüm nasıldı?

aslında direkt hikaye nasıl dşye sormak istiyorum. benim kafam bazen çok karışıyor ama yok saymaya çalışıyorum çünkü artık iyi veya kötü bitsin istiyorum. bu hikayenin sonunu gerçekten merak eden bekleyen insanlar var çünkü.

yarım kalmayalım.

düşüncelerinizi bekliyorum.


bugün 19722.

saat 00:34

anı kalsın.

GEÇMEMİŞ | TextingWhere stories live. Discover now