G|17

3.4K 242 72
                                    


"Çok özlemişim ya seni. Şöyle sarılmak da yetmiyor. Böyle içime sokasım var kızım seni. " Batuhan'ın sözleriyle kahkaha atmaya başlamıştım ve o da gülerek daha sıkı sarılmıştı bana.

"Hadi kalk dışarı çıkalım, gezelim biraz." Sözlerimle başını kaldırıp bana baktı.

"Ciddi?"

"Eveet! Hadi" kollarından sıyrılıp ayağa kalktım. Gülümseyerek o da kalktı ve saçlarımdan öpüp, "e peki madem." dedi. O eski ev arkadaşımın odasına ilerlerken ben de hazırlanmak için kendi odama ilerledim. Gülümseyerek odamın kapısını açtığımda bir an gülümsemem soldu. Batuhan hala bana bir şey sormamıştı ama merak ediyordu. Kendisi sormak yerine benim anlatmamı bekliyordu. Biliyordum. Ama yarın ona ve Can'a aynı anda anlatacaktım.

Acaba alınır mıydı?

Sırf her şeye o sebep olmasına rağmen ikisine aynı anda anlatmama? Önce bilmek onun hakkıydı evet ama ben daha önce kimseye anlatmamıştım. Anlatacaksam bu ilk kez olacaktı ve son da olmalıydı.

Düşüncelerimi bir kenara koyup Batu'yu fazla bekletmemek adına dolabıma yöneldim.

Yarın. Yarını bekle Gece.

~

"Ya düzgün bir fotoğrafımı çeker misin artık Batu? Baksana ben ne güzel çekmişim! Bir de kendi çektiklerine bak. Düzgün çek şimdi hadi." İki saattir Batuhan'a güzel bir fotoğrafımı çekmesini söylüyordum fakat bir türlü çekemiyordu. Tekrar poz verdikten sonra elinden telefonumu alıp baktım. Bu kez gerçekten güzel çekmişti. Ama kendimi pek beğenememiştim. Bu yüzden paylaşmaktan vazgeçip Batu'nun koluna girip yürümeye başladım. Batu aniden durup sahte bir sinirle bakarken şirince sırıttım.

"Yahu madem paylaşmayacaktın, niye on saat uğraştırdın beni?"

Gülerek cevap verdim.

"Hiiçç. Anı kaldı işte, kötü mü?"

Başını iki yana sallayıp o da gülerken yeniden yürümeye başlamıştık.

"Eve gitmeden önce markete de gidelim. Dolapta bir şey kalmamıştı aç kalmayalım." Batuhan beni başıyla onaylarken gözleri telefonundaydı. Herhalde Londra'dan biriyle konuşuyordu. Yavaş yavaş yürümeye devam ederken karşıdan tek başına bizim yürüdüğümüz yolun tersine doğru yürüyen Erdem'i gördüm. İstemsizce gülümserken elimde selam vermek amacıyla havalanmıştı. O da beni fark edince elini kaldırdı ve yanımda yürüyen Batuhan'a kısa bir bakış atıp gülümsedi.

Adımlarını hızlandırıp yanımıza geldiğinde durmuştu. Ben de durduğumda Batu sonunda kafasını telefonundan kaldırabilmiş neden durduğumu anlamak için bana bakmıştı.

"Selam. Naber Gece?"

"İyi. Senden? Nereye gidiyorsun?"

Batuhan telefonunu cebine koymuş bizi dinlemeye başlamıştı.

"Ya alışverişe çıkmıştım aslında ama bizim ordaki markette tadilat falan vardı ve istediklerimi bulamadım. Bende hem yürüyüş olur diye sahildeki markete gidiyordum. Sen, siz?"

"Biz. Erdem, Batuhan. Batuhan, Erdem. Batuhan benim çocukluk arkadaşım. Erdem de benim üst komşum ve aynı üniversitedeyiz."

Erdem, Batuhan'a elini uzatırken Batuhan da elini havada bırakmayıp sıkarak karşılık verdi.

Onlar kendi aralarında tanışma içerikli küçük sohbetler ederken, benim düşüncelerim yarına dönmüş nasıl anlatacağımla ilgili beynimi kemirmeye başlamıştı. Kolay olmayacaktı. Hem de hiç.

"Olur hadi gidelim." Batu'nun sesi düşüncelerimi bölerken anlamsızca onlara bakmaya başladım.

"Beraber sahilin ordaki markete gidelim dedik. Sen dememiş miydin evde bir şey kalmadı diye?"

"Hıı evet, olur. Hadi gidelim."

Erdem gülerek bana baktıktan sonra Batuhan'a döndü.

"Gece nasıl yaşıyor hiç bilmiyorum. Yemek yapmayı bilmiyormuş, hep hazır yiyecekler tüketiyormuş. Allah'tan benim gibi bir komşusu oldu. Artık hep ona yemek göndereceğim. Sana da tabii."

Ben de Erdem ile birlikte gülerken Batu sanki ayıp olmasın diye kısa bir gülüş atmış ardından garip ve anlamlandıramadığım şekilde bana bakmaya başlamıştı. Çok takmayıp kafamı yola çevirmiştim. O da daha fazla bakmayıp muhabbete dönmüştü zaten.

Yorgun argın eve geldiğimizde gülmekten yıkılıyorduk artık. Ya da elimizdeki poşetlerin ağırlığından da olabilirdi, emin değildim. Batuhan ve Erdem çok iyi anlaşmıştılar. Yol boyunca muhabbetler etmiştik ve markette çocuksu hareketler yapmıştı Batu ile Erdem. O kadar komiktiler ki hala gülüyordum. Batuhan bile hala kendi haline gülüyordu.

Elimizdeki poşetleri mutfağa bıraktıktan sonra salona geçmiştik. İkimizde kendimizi koltuklara atarken Batuhan konuştu.

"Erdem çok kafa çocukmuş."

"Evet, öyle. Siz de iyi anlaştınız."

"Aynen."

Elime telefonumu alıp Erdem'in markete girmeden önce çektiği fotoğrafı ilk gönderim olacağını bilerek paylaştım.

145 beğenme 5 yorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

145 beğenme 5 yorum

gecegunees: ora tutto quello che mi interessa è cambiato😏

batuaydn: 💛

erdemakay_: Yıkılıyoruz 😉

rabiabaran: Çiçeğim benim 🌼gecegunees: Halacım💜

semihbarann: Ooo kuzen yakıyon 🔥

-

-ora tutto quello che mi interessa è cambiato*: artık umursadığım her şey değişti.

mai passato e non passerà mai

🌠

GEÇMEMİŞ | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin