-5-

28.1K 524 93
                                    




Tuana kafamı dağıtmak için komik şeyler anlatıyordu, üstümde ara ara Pars'ın bakışlarını hissediyordum. Beni izlediğini seziyordum, açık konuşmak gerekirse beni izlemesi epey hoşuma gitmişti. Saçlarımı düzeltip, koltukta kendimden daha bir emin şekilde oturmaya başlamıştım.

Tarık ve Onur bizi bırakıp gitmişlerdi, Tuana iyice çakır keyif olmuştu artık. Elindeki telefonu aceleyle göstererek,

-"Bulut bana mesaj atmış!"

Göz devirmiştim,

-"Müsait değilim de?"

Tuana elindeki kadehi masaya sertçe bırakmıştı, panikle,

-"Nerdeyseniz oraya geliyorum diye mesaj attı!"

Kadehi dikip,

-"Aynı mekanda değiliz ki? Bizi bulamaz!"

Dudağını dişlemişti, içkime devam ediyordum. Bıkkın bir şekilde arkama yaslanmıştım, canım sıkılmıştı.

-"Ben hava almaya çıkıyorum, birazdan gelirim."

Tuana tekrar telefonuna gömülmüştü, çantamı alıp ayağa kalkmıştım. Pars'la tekrar göz göze gelmiştik, istifimi bozmadan yürümeye başlamıştım. Topuklularımın sesi etrafta yankılanıyordu, kapıdan dışarı yavaş yürüyerek çıkmıştım. Hava çok güzeldi, derin bir nefes almıştım. İnanılmaz iyi gelmişti!

Dışarıda biraz kuytu sayılan bir köşe bulup oraya yaslanmıştım. Temiz havayı içime çekip, biraz rahatladığım sırada bir araba sesi işittim.

Etrafı incelediğimde arabanın çok tanıdık olduğunu fark etmiştim. Bir dakika Bulut'un arabasıydı bu! Nasıl olurdu!

-"Kahretsin!"

Diye fısıldamıştım. Bulut arabadan inip içeri girmişti, telefonumu çantamda aramaya başlamıştım. Yoktu!

İç çekip, ne yapacağımı düşünmeye başlamıştım. Daniel'e ulaşmam gerekiyordu ama etrafta telefon yoktu!

Taksi bulabilir miydim acaba? Etrafta hiç taksi görmemiştim ama belki denk gelirdi! Saklandığım köşeden çıkıp yürümeye başlamıştım. Duvardan dönmemle sert bir şeye çarpmam bir olmuştu!

-"Ah!"

Dizlerimin üstüne düşmüştüm, başımı kaldırdığımda Pars bana bakıyordu! İrkilmiştim, sessizce beni izliyordu,

-"Özür dilerim bana çarptığın için!"

Diye söylendiğim sırada tepkisiz bir şekilde bana bakmaya devam ediyordu. Takım elbisesinin ceketini düzelttiği sırada elindeki dövmeleri epey dikkatimi çekmişti. Parmağındaki yüzüklerini düzeltip,

-"Önümde diz çökmeni sevdim."

Sırıtıyordu, yanaklarım kızarmıştı.

-"En sevdiğim şey önümde diz çökülmesidir."

Duraksamıştım, iki dizim de epey acımıştı,

-"Şey- ben gideyim."

Kahve renkli gözleriyle beni süzüyordu,

-"Pekala, gidebilirsin."

Kaşlarımı havaya kaldırmıştım. Senden izin almamıştım ki ben! İç çekip ayağa kalkmıştım. Pars arabaya doğru yürümeye başlamıştı. Elbisemi düzelterek yürümeye başlamıştım,

Mekan kapısının önünden geçtiğim sırada Bulut'un sesi etrafta yankılanıyordu,

-"Destina! Güzelim nereye ben daha yeni geldim!"

TANBEYWhere stories live. Discover now