-32-

14.6K 372 27
                                    

Sabah kahvaltıya indiğimde Pars masada elinde dosyaya dalmış bir halde oturuyordu. Sırıtıp arkasından dolanmıştım, boynuna arkadan sarılıp,

-"Günaydın canım!"

Kolumu öpmüştü, bileğimi kavrayarak,

-"Günaydın yavrum benim."

Başımı omzuna yaslayıp dosyaya bakmaya başladığımda kahkaha atmıştı,

-"Meraklı kedi seni."

Gözlerimi kısmıştım,

-"Ne var? O ne diye bakamaz mıyım?"

Başını sallayıp, yanaklarımı sıkmaya başlayarak,

-"Bakarsın tabii, ama sorsan da söylerdim kuzum."

Yanağını öpüp, sandalyeye yerleşeceğim sırada belimden çekmişti.

-"Buraya gel! Kucağımı özlemedin mi yoksa?"

Kıkırdamaya başlamıştım, karnımı kavrayıp beni kucağına yerleştirdiğinde saçlarımı koklayarak gözlerime kilitlenmişti.

-"İşlerimi eve taşıyıp şu kokudan bir saniye ayrılmak istemiyorum!"

Yanağını okşadığımda avuç içimi öperek diğer elimi boynuna yerleştirmişti.

-"Ben işe gidene kadar beni sevsen bugün?"

Gözleri parlıyordu, tebessüm etmiştim. Yanağını okşamaya başladığımda yüzüne sanki huzur gelmişti. Gözlerini hafif aralayarak beni inceliyordu, yüzünün her bir noktasını severken savunmasız bir çocuk gibi ellerimde kalmıştı. En sonunda avuç içlerimi koklayarak öpüp,

-"Bu elleri ne olur yüzümden ayırma olur mu?"

Alnını alnıma yaslamıştı, burnuna burnumu sürterek,

-"Ayırmam..."

Dudaklarıma küçük bir öpücük kondurarak arkasına yaslanmıştı. Masada duran süt bardağını bana uzatıp,

-"Büyümeni hiç istemiyorum, bunu iç ama büyüme olur mu?"

Sırıtmıştım, büyümek isteyen kimdi ki? Bardağı ondan alıp, içmeye başladığımda sırtıma kolunu dayayıp destek yapmaya koyulmuştu. Sütü bitirdiğimde dudaklarımda kalan damlaları öperek silip, bana kahvaltı ettirmeye başlamıştı. Ekmeğe çikolata sürmeye çalıştığım sırada elimden alıp, o sürüyordu. Ben ne yersem o tam zıttını yiyordu. En son çilek reçeliyle kapanışı yaptığımızda, masaya kahve istemişti. Kahvesi geldiğinde beni kendisine yapıştırıp,

-"Minik balım!"

Sırtımı sıvazlayıp yanaklarıma öpücük konduruyordu,

-"Hanimiş benim minik böceğim!"

Dil çıkardığımda kahkaha atıp, burnumu sıkmıştı.

-"Ne yapacaksın bakalım bugün?"

Kafamda hiçbir şey yoktu,

-"Bilmiyorum ki, evde film veya dizi izlerim büyük bir ihtimalle."

Bir süre gözlerimi incelemişti,

-"Elzem'in atölyesine bırakayım seni, hem kafa dağıtırsın?"

Omuzlarımı havaya kaldırmıştım,

-"Daha yeni tanıştık sayılır, belki müsait değildir."

Pars boğazını temizleyip,

-"Yok müsait olmaz mı hayatım? Hem zaten kendi teklif etti sana sanırım pek anlamamışsın. Evet tabi tabi diyerek başını sallamıştın ama?"

TANBEYDove le storie prendono vita. Scoprilo ora