14.Bölüm: Çaresiz

22 4 4
                                    

Gördüğüm mesaj ile öylece kalakaldım, ne yapacaktım şimdi ben? Daha yolun başındayken her şey bu kadar üst üste nasıl gelebilirdi? Ceplerimizden çıkan kağıt bulmacasında Felixler ile
Beraberken, sanırım bu bulmaca karşısında yapayalnızdım. Acaba Felix'e bunu söylemeli miydim? Sonuçta Brian "Ne olursa olsun bizden bir şey saklama" demişti. Ama Felix zaten şu an bile oldukça sinirliydi sadece o değil hepimiz öyleydik. Eğer bunu ona söylersem her şey daha da çözülmez bir hâle gelebilirdi. Sanırım bu işin içinden tek başıma çıkmalıydım.

Bilinmeyen numara

~Benimle derdin her neyse, bunu yüzyüze çözmeyi tercih ederim. Tabi sen o cesareti kendinde bulabilirsen...

Yazdığımda mesaj anında görüldü oldu. İçim içimi yiyordu, ya tekrardan onlardan ayrılmak zorunda olsaydım? Bu düşünce bile içimi ürpetmeye yetiyordu

~Fazla cesaretlisin, güzel. O zaman söylediklerimi yapmak senin için çok da zor olmayacak. Şimdilik bu şekilde iletişimde olacağım seninle ama ileride yüzyüze konuşabiliriz belki...

~Söylediklerini yapmazsam ne yapabilirsin ki?

Yazdığımda ukalaca bir cevap karşısında yutkundum.

~Sanırım henüz tam olarak neyin içinde olduğunun farkında değilsin. Hakkında bildiğim şeyi unutma. Seni bu dünya üzerinden yok etmek yalnızca ağzımdan çıkan tek bir kelimeye bakar...

Sanırım biraz düşünmeye ihtiyacım vardı. Bir anda oturduğum yerden kalktığımda hepsi dikkatini benim üzerime çevirdi.

"Sasha, nereye gidiyorsun?"

Felix'in sorusu ile kendimi toparlayarak

"Biraz dolaşacağım." Dediğimde ayağa kalkarak yanıma geldi.

"Beraber dolaşalım öyleyse." Dediğinde yutkundum. Belkide onunla son kez dolaşacaktım. Bu dediğini red edemezdim...

"Tamam." Dediğimde Mark lafa atladı.

"Oğlum ben açlıktan ölüyorum, kantine gidiyorum ben" dediğinde hızla ayaklandığında Brian'da ayaklandı.

"Bende çok acıktım biz Mark ile kantindeyiz siz takılın."

Diyerek yanımızdan ayrıldıklarında bizde Felix ile dolaşmaya başlamıştık.

Acaba Lara yapmış olabilir mi? Diye düşünmeye başladım kendi kendime. Bir süredir ne benimle uğraşıyor ne de ortalıkta gözüküyordu.

"Aramızdan tek bir kişinin kılına dahi zarar gelmeyecek. Bunun için elimden geleni yapacağım, söz veriyorum.."

Felix durup dururken bir anda neden böyle bir şey söylemişti, bilmiyorum. Ama sanırım gerçekten beni hissediyordu, konuşmama gerek yoktu. Yanımda olması her şeyi anlamasına yetiyordu.

Gerçekten korkuyordum hiç korkmadığım kadar çok korkuyordum. Onlara zarar gelmesi isteyeceğim en son şey bile olamazdı. Ne tür bir bela'nın içindeydim ben?

"Bir şey söylemeyecek misin?" Dediğinde duraksadım. Ne söyleyebilirdim ki?

"Ne zaman bir karar verecek olursam unutma ki daima sizi de düşünerek vereceğim. Bunu sakın unutma olur mu?"

Dediğimde kaşlarını çattı anlamsızca.

N'oluyor yine? Ne bu sözler durup dururken. Eğer bir karar verilecekse o kararı beraber vereceğiz." Dediğinde yutkundum. Sakin olmam gerekiyordu. Sakin ol Sasha, sakin ol Sasha, sakin ol...

"Kahvaltı yapmadık, acıkmışsındır. Kantine gidelim mi biz de?"

Dediğinde gözlerimi üzerine çevirdim.

MUTASYON (Mutasyonun Doğuşu)Where stories live. Discover now