15.Bölüm: Kurtul

23 5 28
                                    

Hepimizin gözleri birbirine bakıyordu. Kimse'den çıt çıkmıyordu. Biz çığlıklarımızı susarak bastırıyorduk. Susmasak'da ne söyleyebilirdik ki? Biz yalnızca kaderimizi yaşıyorduk. Dahası yoktu bizim için. Biz yalnızca bu oyunun baş kahramanlarıydık...

"Uğraşamayacağım ben daha fazla!"

Felix bir anda sinirle bağırınca bir anda gözlerimizi üzerine çektik.

"Felix, ne diyorsun?" Dedim anlamsızca. Gözlerini üzerime çekerek sinirle konuşmaya başladı.

"Bıktım ben bu bulmacalardan. Saçma sapan çocuk gibi oturmuş bulmaca çözmeye çalışıyoruz. Bu bulmacalara bence biz bir süre ara verelim. Belki dikkatimizi çeken bir şey buluruz. Bu bulmacaları çözmek yerine ben direkt o kişiyi bulmayı düşünüyorum. Bana katılan var mı?" Dediğinde Mark bir anda elini kaldırdı.

"Tabi seve seve katılıyorum. Bende bıktım bu bulmacalardan. Bizi nereye götürdüğü bile belli değil!"

Dediğinde Brian ile göz göze geldik. Sanırım biz ikimiz aynı karardaydık. Brian derin bir nefes alıp sıkıntılı bir şekilde verdi.

"Ben kişiyi direkt bulma taraftarı değilim açıkçası."

Brian'ın söylemi ardından Felix tek kaşını kaldırarak Brian'a bakmaya başladı.

"Sebep?" Felix, Brian'dan bir açıklama bekliyor gibi duruyordu.

Brian derin nefes vererek söze girdi.

"Sebep... bu olayların sonrasını neden düşünmüyorsunuz? Zaten bu kişi her kimse eminim ki şu an bile bizi gözetliyordur. Telefon numaramıza kadar her şeyimizi de biliyorlardır, eminim. Ya bir gün bu bulmacalar bizim için bir tehlikeye dönüşse?"

Dediğinde kaşlarımı çattım. Evet, zaten yeterince büyük bir tehlike'nin içerisindeydik. Ama sanırım Brian farklı bir şey den bahsediyordu.

"Brian, biraz daha açık konuşabilir misin?"

Dediğimde önce gözlerini birkaç saniye üzerimde gezdirdi. Daha sonra gözlerini üzerimden çekerek sırayla hepimize bakmaya başladı.

"Olaylar daha fazla büyüyebilir, Bundan korkuyorum. Aramızdan birini kaçırdıklarını düşünsenize? Ya bizi götürecekleri yer her neresiyse bulmacalarla götürecekler. Ya da..."

Sustu. Dili sanırım bunları söylemeye varmadı. Söylenmesi bile oldukça içimizi ürpertmeye yetiyordu zaten, yaşamayı düşünemiyorum bile. Derin bir nefes verdiğimde koridor'un bir anda insan kaynadığını fark ettim. Ders bitmiş olmalıydı. Kantinden kalkarak koridora doğru yürümeye başladık. O sıra Lara göz hizama girmişti onu çok net bir şekilde görebiliyordum. O da beni... gözgöze geldiğimiz sıra birkaç saniye olduğu yerde duraksadı daha sonra da hızla yanımdan geçerek bir anda insanların içine karışarak gözden kayboldu. Anlamsızca kaşlarımı çattım. Lara şu sıralar oldukça farklı davranıyordu, karşımda eski Lara yoktu. Değişmişti... belkide ben öyle sanıyordum. Her şey o kadar çok anlamsızlaşmaya başlamıştı ki bu anlamsız olaylar içerisinde adeta kaybolmaya başlamıştım...

Koridorun sonuna ulaştığımızda Felix birkaç saniyeliğine duraksadı. Duraksadığı sıra anlamsızca kaşlarımı çattım. Bir yere bakınıyor gibiydi, gözlerimle baktığı yeri takip ederek tam olarak baktığı şey ile gözgöze geldim.

"Saçmalama!" Dediğimde bana doğru dönerek birkaç saniye gözlerime baktı.

"Neden olmasın?" Dediğinde hızlı adımlar ile ilerlemeye başladı.

"Felix, hayır!" Peşinden koşturuyor olsam'da o hızlı adımlarına yetişemiyordum. Brian ve Mark ise ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Felix adımlarını Richard'a kafa attığı sıra sonlandırdı.

MUTASYON (Mutasyonun Doğuşu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin