18. Bölüm: Mezarlık

7 1 0
                                    

Güven, şu hayatta ne kadar da önemli bir yer kapsıyor öyle değil mi? Güvenmek bir şekilde oluşuyor peki o güveni kaybetmek? Kaybedilince geri kazanmanın garantisini kim verebilir ki bana? İşte tamda hayatımın bu noktasındaydım. Felix'e karşı olan güvenim gün geçtikçe azalmaya başlıyordu asıl kötü olan ise ondan başka gidecek kimsemin olmamasıydı. Felix dik dik yalnızca gözlerime bakınıyordu. Bakışlarla konuşmaya çalışarak nereye varacaktık? Ne demeye çalışıyordu bana bu çocuk? Neden açık açık konuşamıyorduk bazı şeyleri? Kafamda binbir türlü gelip geçen sorular beynimi yormaya başlamıştı. Beni korumak, her şeyden önce de beni sevmek isteyen bir insan neden böyle bir şey yapardı? Bunu ona ne itmişti? Belki de çok erken davranıyordum bu şekilde düşünmekte. Ya Felix'e haksızlık ediyorsam belki o da olanlardan en az benim kadar habersiz ise? Derin nefes vererek gözlerimi Felix'in gözlerinden kaçırdım. O ise hâlâ gözlerini dahi ayırmadan bana bakınıyordu

Felix ile telefonlarımız aynı anda titrediğin de telefonumu hızla elime geçirdim. Felix buna bile tenezzül etmedi yalnızca beni izliyordu. Telefona bakındığımda yeni gelen mesaj'a gözüm takılı kaldı. Bakalim bu sefer bizi ne bekliyor diye düşünerek mesajı açtım.

                    Doğa üstü güçler
Brian
Yahu oğlum bu çocuk psikopat mı? Resmen Lara'yı soruşturuyor okulda.

Mark
Ulan bari kızı biz ortadan kaybetseydik de ondan sonra arasaydı bu kadar aksiyona kalbim dayanmıyor benim

Brian
Sus Mark!

"Felix, telefona bak" dediğimde bir anda dikkatini toplayarak telefonu eline geçirerek gruptaki konuşmaları okumaya başladı.

Felix
Bu çocuk bizim başımıza bela olacak. Eğer Lara gelmezse planda değişiklik yapmam an meselesi.

Siz
Saçmalama Felix. Kafamıza her istediğinde birisini mi öldüreceğiz?

Yazıp gönderdiğimde telefonunu kapatıp cebine attığında gözlerini yeniden üzerime çekti. Derin nefes vererek yürümeye başladı. Tam yanımdan geçtiğinde ise şu kelimeler döküldü ağzından

"Keşke benim içim de ölen şeylerin de farkında olabilseydin."

Diyerek sınıf kapısına kadar ulaştığında bi anda duraksadı tebessüm ederek son kez mırıldandı

"Ölen değil, öldürdüğün."

Diyerek sınıf kapısını çarparak çıktığında o kapı çarpması gibi her şey tokat gibi vurdu yüzüme. Yutkundum. Tüm bunları sindirmekten başka yapabileceğim birşey yoktu çünkü. Elimden bir şey gelmezdi, ben hiçbir şey yapamazdım.

Sınıftan çıkarak koridorda gezinmeye başladım. Bir anda kafama dank eden bir şey oldu o an. Bulmaca? Mezarlık? Artık hangi birini düşüneceğime hangi birine yetişeceğime şaşırır oldum. Telefonu elime geçirdiğimde hızla gruba yazmaya koyuldum.

                   
                  Doğa üstü güçler

Siz
Bulmacayı unuttuk! Mezarlığa gidecek miyiz?

Yazıp gönderdiğimde Brian ve Mark anında gördü mesajı.

Brian
Her şey üst üste geliyor mantıklı düşünemiyorum ben artık.

Mark
Ne zaman mantıklı düşündün ki şimdi düşünebilesin oğlum boş yapma

Brian ve Mark kendi aralarında konuşurken benim gözüm gelecek tek bir mesaja bakıyordu. Felix, mesaja bile bakmamıştı. Ona haksızlık mı etmiştim? Söylediklerim çok mu canını yakmıştı? Bu şekilde üstüme gelirse olacağı buydu zaten! Kendimi kötü hissediyordum. Benim onu bulmam lazımdı. Derin bir nefes alarak kendimce sakinleştim okul koridorunda etrafıma bakınarak yürümeye başladım. Felix'in bu katta olacağını sanmıyordum üst kata çıkmayı düşünerekten hızlı adımlarla üst kata doğru ilerledim. Üst katın koridorunda dolaşıp boş sınıflara göz gezdiriyordum. Belki Brian ve Mark'ın yanındadır diye düşünerekten telefonumu elime geçirdim.

MUTASYON (Mutasyonun Doğuşu)Where stories live. Discover now