chapter one ❝Love and War❞

372 47 85
                                    

CHAPTER ONE
Aşk ve Savaş

CHAPTER ONE ❝Aşk ve Savaş❞

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Geleceğin nasıl olacağı daima tartışılan bir konudur.

Bilirsiniz daha ilkokuldayken veya üst düzey bir iş yerindeyken sohbet daima dünyaya gelir ve sizden bir teori beklenir. Birileri daha ileri seviye bir teknoloji çağına, birileri ülkeler arası savaşlara, başka birisi ise tüm insanlığın son bulacağına dair tahminler yürütür.

Bana kalırsa gelecekte ne olursa olsun, insanlık ister ışıklanmayı, ister ise ölümsüzlüğü bulsun, biz cinsiyet eşitliğini sağlayamadıkça dünyaya daima kaosa mahkum olacaktı. Neden mi ? Çünkü çağlardan beri devam eden bir savaşımız var bizim. Eşitlik savaşımız. Kadınların, annelerin, genç kızların ve çocukların hayatına mal olan bir savaş bu.

Bizler milyonlarca yıl ötede ki gezegenler keşfederken kadın düşmanlığına karşı isyan ediyoruz. Biz herkese insan olduğumuzu, canımızın hakkını sadece bizim sahip olduğumuzu anlatmaya çalışıyoruz. Hemde bu devirde.

Oysa yaradılış bir kadına bağlıdır. Onun rahmine, sevgisine, sabrına ve emeğine her zaman ihtiyaç duyulur. Ancak herhangi bir tarih sayfasını kurcalayın. Daima kadının hor görüldüğü, gözlerinin kör, kulaklarının sağır olarak kabul ettikleri bir dehşet sahnesi bulabilirsiniz. Tek geçmişte de değil, şimdi de.

"Bu tırmanış sana uygun değil Miya." dedi, ünlü dağcılardan biri olarak kabul edilen eski kocam. "Elbruz Dağı, Yedi Zirve olarak kabul ediliyor. Kuzey'den tırmanış yapacağız ve hava şartlarını bir düşün. Tehlike son raddede, yani senin gibi birisine uygun değil."

"Benim gibi biri derken kadın olduğum için değil mi ?" dedim dişlerimi sıkarak.

"Miya, lafı başka yerlere çekiyorsun."

"Hayır." dedim elimi danışmanlığın masasına sertçe vururken. "Ben senin ne demek istediğini, neyi amaçladığını gayet iyi biliyorum. Senin tek amacım benim Yedi Zirveye çıkmamı engellemek. Bu yüzden en kolay tırmanışlardan kabul edilen Elbruz'a gelmemi istemiyorsun. Çünkü ben o zirveye çıkarsam asla durmayacağım ve tüm zirvelere çıkacağım. Bu da senin gibi ataerkil toplumunun bilincinden çıkamamış yaban domuzunun hoşuna gitmez."

Yüksek sesimle oteldeki herkes bize dönerken sinirle etrafa göz attı Jung Jaehyun. Kendi kafilesi ona kuşkuyla baktığı anda beni kolumdan tutmuş ve aynı şekilde "Evet Miya." diyerek bağırmıştı. "Evet, senin Yedi Zirveye çıkmanı istemiyorum. Çünkü bunu başaramazsın. Gücün yetmez."

Göt herif.

Onunla nasıl evlenmiştim bilmiyordum. O kadar at kafalı ve gelişmeye kapalı olan bir adamdı ki yanında saniyeler içinde sinir krizi geçirebiliyordunuz.

Jung Jaehyun, maddi durumu oldukça iyi olan bir ailenin tek çocuğuydu. Daha küçücük bir çocukken tam beş dil öğrenmiş, ilkokulu erkenden bitirmişti. Seul'un en büyük üniversitelerinden birine girdiği sıralarda Japonya'nın Osaka kentinden hayallerle dolu genç bir kız olan ben, annemin memleketine Güney Kore'ye gelmiştim.

Prometheus Desmotes | JenoWhere stories live. Discover now