MEZARLIKTAKİ ÇOCUK

197 42 3
                                    

Gözlerin eski rengini almış ve eve dönmüştüm sıcak bir duş aldıktan sonra yatakdaydım
Bugün bütün yaşadığım hersey
daha farklı ve daha korkunçtu gözlerimi kapatım uyumaya çalıştım sanki uyumuyayım diye biri beni zorluyordu bir kac defa döndükten sonra yorganı kafamın üstüne atıp kendimi uykunun kollarına bıraktım

- hava neden böyle dumanlıydı arkadaşlarım nerdeydi neden kimse yanımda yoktu neden eski okulumdaydım
sinifımın olduğu kattaydım tanıdığım hiç kimse yoktu koridor cok kalabalik herkes o yana bu yana dogru kosuyordu kimse kendini kurtaramiyor assağı inemiyordu koşmaya başladım herkese çarpıyordum kendimi kurtarmak zor gibiydi merdivenlere yaklaşıp aşağı doğru hızla inmeye çalışıyordum sanki biri engel oluyor gibiydi en son kata inmistim kapı açıktı ne oluyordu boyle
neden sadece ben kurtulabiliyordum bodrumdan sular cikiyordu bu su farkliydi kan'a benziyordu ne oluyordu boyle bir adam elinde bir cocukla bana yaklasti beni görmemiş gibiydi çocuğu bırakıp "sen kurtulabilirsin koş git burdan"diyordu hala beni görmemişti bodrumdan çıkan açık renkli kan fazlalaşmıştı az önceki çocuk onu bırakıp giden adamın arkasından ağlıyordu beyaz duman heryeri kaplamıştı
çocuğu kucağıma alıp okuldan çıktım birisini bekliyormuş gibiydim kimi bekliyor olabilirdim ki araba önümde durunca korkmuştum arabaya binmem gerekiyordu burdan kurtulmalıydım kapıyı açıp kucağımdaki küçük çocuğu arabaya koydum ve daha sonra arabaya bindim yanımda 9-10 yaşlarında esmer kısa saçlı bir kız oturuyordu önde erkek çocuk direksiyonda yüzünü göremediğim biri vardı genç olduğunu biliyordum neden beni almış olmasını veya benim bu arabanın içinde olmamı ve neden sadece benim kurtulduğumu anlayamıyordum
"Sen seçildin asla ölmeyeceksin"diyen ses beni korkutmuştu arabadan indiğim gibi koşmaya başladım önce nereye gittiğimi bilmiyordum daha sonra "burak" dedim
burak okuldaydı ve ben onu unutmuştum sınıfına doğru koşmaya başladım sınıfa girdiğimde burağı gördüğümde sevinmiştim
havada birden güneş açmıştı ve burağın sınıfı bembeyazlasmıstı
"gitmeliyiz acele et" diye bağırıyordum fakat burak sadece bana bakıyordu "sen seçildin ölmeyeceksin git "diye bagırdı ne oluyordu ne için seçilmiştim

Uyandığımda terlemek yerine donuyordum oda çok soğuktu pencereye baktığımda pencerenin açık olduğunu görünce ayağa kalkıp pencereyi kapattım alarmın çalmasına az kalmıştı alarmı kapattım ne oldugunu anlamamis olsamda gitmem gerekiyordu deri siyah eteğimi giydim üstüne aynı tonda siyah kalın askılı birseyler giyip hafif makyaj yaptıktan sonra akşam hazırladığım siyah çantamı alarak pencereyi açtım ıp merdiven aşağı doğru sallandıktan sonra siyah ayakkabılarımı giydim daha sonra son olarak aynaya bakıp aşağı sessiz ve hızlı bir şekilde inip koşmaya başladım bizimikiler herzamanki gibi aynı yerde beni bekliyorlardı arabaya binip rahat bir nefes aldıktan sonra uygar arabayı bara doğru sürmeye başladı gamze müziği son ses açmış eylül yine herzamanki gibi dans etmeye çalışıyordu arada bir haykırırak gülüyordu herzamanki gibi yine mutlu ve yine herzamanki gittiğimiz eğlenceli bara gidiyorduk.

Bara gelmiş ve yine herzamanki gibi barın kalabalıklaşmasını bekliyorduk gamze ile eylül yine herzamanki gibi içki içiyorlardı ben daha çok içerim gibi saçma konuşmalar yapıyorlardı ozanla tansu yan yana konuşup gülüşüyordu uygar müzik aletlerini kontrol ederken ecrin klavyeden birseyler çalıyordu biraz sonra bar yine gençlerle dolmuştu
yaş sınırı olmadığı için gençler genellikle burayı tercih ediyordu biraz sonra müzik başladı ben yine herzamanki gibi şarkı söylemeye başladım..

Uyan uyan! uçuyorsun havada...

Durur deme bana, zaman durmaz.
Yanına yakışanı arama.
Bir elbise mi bu? beden sorma.
Ne paraya ne arabaya bakma. aşk, yüreğinin hazinesi..
İnsanın, güzelliği gözdedir, okunur reçetesi..

Taklitler mi aslını yaşatan?

Yaşa gör bakalım, sonuca bakarım.
Taktikler mi insani büyüten?
Seni dün vezir eden, gün gelir rezil eder.

Aşkta moda arayanı tanıma...
Aşkı moda sananı da arama...

Şarkım bitmiş ozan yine gitarıyla son notalarla sov yapıyordu biraz sonra alkış tufanı kopuyordu yine çok mutluydum şarkı söylemek benim için çok şey ifade ediyordu yasam kaynağım gibiydi kalabalığa gülümseyerek bakıyordum tansu eylül ve gamze gülümseyerek bana bakıyorlardı alkış sesleri gitikće azalmaya baslamıs ve bitmişti asağıya indikten sonra tanıdığım ve korktuğum gözleri ve yüzü görmüştüm yüzünü hiç unutmadığım biri tam karşımda bana bakıyordu bu kisi mezarlıkta gördüğüm kişiydi

- Peki beni nasıl bulmustu-

Bana doğru yaklastı korkuyordum bar çok kalabalık ve sesli olduğu için birsey yapamıyordum tam karşıma geçip kafasını bana doğru yaklaştırdı korkuyordum "çok güzel kokuyorsun seçilmiş"dedi bir adım gerileyip ne dediğini anlamaya çalıştım ne için seçilmiş ve kimdim gerçekten merak ediyordum "seni buldum kaçamazsın benden"diyince ozanın seslenmesiyle sesin geldiği yöne baktım ve korku ve şaşkınlık içinde ozana doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım son defa arkamı döndüğümde yoktu göz gezdirdiğim halde yoktu gitmişti ozana yaklaştığım gibi sarıldım
"ne oldu"diyince ondan ayrılıp
"o burda beni eve götür"dediğimde gözlerimden bir damla yaş akmıştı gerçekten çok korkuyordum

Ozan bana inanmış ve bizim cocukları toplayıp beraber beni eve getirmiştiler geldiğim gibi pencereyi kapatıp perdemi çekmiştim elbiselerimle yatağıma girdikten sonra uyumaya çalıştım

"Okula geç kalacaksın"
"Uyan hemen"
"Neden bu kapıyı kilitlediğini anlayamıyorum çimen"

Diyen annemin sesleri sayesinde yataktan fırladığım gibi
"tamam geliyorum"dedim
makyajımı silerken okul üniformamı dolaptan çıkardığım gibi giydim saçlarımı taradıktan sonra açık doğal haliyle bırakıp dizimi kapatacak kadar güzel çoraplarımdan giydikten sonra spor çantamı alarak merdivenlerden inip mutfaga indim annemin yaptığı tost'u alarak dışarı çıkacaktım ki
"Parfümü sıktın mı"diyen anneme cevap vermeden odama gidip parfümü sıktıktan sonra merdivenlerden hızla inip annemin yanağına öpücük kondurup dışarı çıktım servis kapının önünde yine beni bekliyordu servise bindiğim gibi rahatlamıştım servisin camından herzamnki gibi dışarıyı izliyordum mutsuzdum yine kendi sorularıma cevap veremiyordum biraz sonra gökyüzünde uçan kuşlar beni yine gülümsetmişti ne kadar da özgürlerdi istediğim özgürlüktü kendimi bulma kim olduğumu öğrenmek ve mutlu olmak istiyordum beni mutlu eden arkadaşlarım,şarkılarım,resimlerim vardı ama en çok istediğim fakat asla bulamıycağım ask yoktu ailemin sevgisi yoktu bu kalbimde kocaman bir boşluk olduğunu hissetiriyordu

servis durduğunda okula geldiğimi anlamıştım servisten inip kantine doğru hızlı adımlarla yürüdüm bizimkilerden kimse yoktu kız ve erkekler neden böyle konuşuyolardı anlamamıştım bunun anlamanın tek yolu vardı mesaj atmalıydım

Kime:ecrin
"bilmediğim birsey mi oldu"

Kimden: ecrinden
"Ne gibi"

Kime: ecrine
Okulda kızlar ve erkekler birşeyler konuşuyo haberin yokmu

Kimden: ecrinden
Okula yeni gelen üclüyü görmedin mi mükemmeller diyebilirim en güzelide bizim sınıftalar

Bende birşey sandım okulumuza yeni transfer olmuş kişiler ne kadar mükemmel olabilirlerki

"Çimen bomba haberi duydun mu"
Diyen eylüle bakıp
"Duydum" dedim gülümseyerek
" bu demek oluyor ki-" diyen eylülün sözünü kesip devamını ben getirdim
"bir ay kafa dinliyecez yani yine bizden biriyle çıkmak için yalvaracaklardır gelen herkese mükemmel diyorlar hiç anlayamıyorum" dedim yine kendimi beğenmiş tavrımla
"Bizim sınıftalarmış merak ediyorum" diyen eylüle gülümseyerek bakıp
"O zaman sınıfımıza gidelim" dediğim gibi eylülün koluna girip hızla merdivenlerle yukarı çıktık sınıfın önüne geldiğimizde birbirimize bakıp gülüştükten sonra sınıfa girdik sınıfa girdiğimde ilk gördüğüm sıramın önündeki kızlardan oluşan topluluktu sırama doğru hızla yürüdükten sonra beni gören kızlar sinir bir şekilde bana bakıyolardı bu demek oluyor ki benim sıramda biri oturuyo birkaç adım attıktan sonra duraksamıştım
-karşımda duran kişi önce mezarlıkta daha sonra
barda gördüğüm kişiydi-

-ne işler dönüyor burda-

GİZLİ GERÇEĞİM (duzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin