5

29.6K 963 55
                                    



Hastaneye geçtim ve Elif'in yarası ile ilgilenmeye başladım. Kurşun sıyırmıştı fakat çok kan kaybetmişti. Pansuman yapmaya başladım ve o sırada Elif konuşmaya başladı.

'Mert komutan telefonu kapanınca kafayı yedi kızım, görmen lazımdı. İkide bir 'ben nasıl Gamzeye ulaşıcam' diyip durdu. Tüm sinirini o pezevenklerden çıkardı.' Dedi ve şaşkın yüz ile sordum.

'Neyin sinirini?' Dedim salak gibi fakat sonra jeton düştü. Evet açlık gerizekalılık yapıyormuş.

'Sana ulaşamayacağını, senin dönünce onun kafasının etini yiyeceğini. Hatta bak şimdi biz silahlar ile savaşıyoruz ya, adam vurmak yerine dövdü önüne geleni. O dövüyor, dövülen adamı ben vuruyorum anasını satayım. Yemin ederim silah sesinden çok Mert komutanın 'Gamze öldürcek beni' sözleri ile şişti kafam. Ne yaptın kızım sen bu adama?' Diye konuştu Elif.

'Bende burada iyi durumda değildim. Ondan haber alamayınca korktum, yemek yiyemez hale geldim. Yıllar sonra kabus gördüm, hemde her gece. Annem öldüğü zaman yeme bozukluğu çıkmıştı, ve yeniden yeme bozukluğu başlangıcı varmış. Yani bende burda kendi kafamın etini yedim. Her gece şehit haberleri çıkıp duruyordu.' Dedim ve konuşurken Elif'in pansumanını bitirdim.

'Valla ne diyim ki kızım, bizde telefon olsa sana haber vereyim. Ama yok. Neyse pansuman için teşekkür ederiim.' Dedi ve oturduğu sedyeden kalktı.

'Rica ederim.' Dedim ve Elif bana öpücük atarak odadan çıktı. Bende hastanede bir saat daha oyalandıktan sonra üstümdeki önlüğü çıkarıp eve doğru yol aldım, bir yandan babamı aradım.

'Alo baba, ne zaman eve gelirsin?' Diye sordum hem açtım, hemde evde tek kalmak istemiyordum.

'Birazdan çıkacağım kızım. Yarım saate evdeyim ben.' Dedi ve tamam diyip telefonu kapattım. Eve girer girmez kıyafetlerimi değiştirdim ve salona inip telefonu elime aldım.

Asker'im: Özür dilerim sert çıkıştım sana,
Asker'im: Böyle şeyler yaşayabileceğini tahmin etmemiştim,
Asker'im: Yarın yüz yüze konuşalım mı?

Şebeğim: Konuşmak veya görüşmek istemiyorum,
Şebeğim: yarın işlerim var
Şebeğim: Ayrıca cidden çok sert çıkıştın, ben babam hariç ilk defa bir kişi için bu kadar endişelendim.

Asker'im: Ne zaman istersen konuşuruz.
(Görüldü)

'Ay aç mıdır acaba ya? Tabi açtır salak, adam görevden geldi.' Diye kendi kendime konuşarak mutfağa girdim. Saat akşam beşti, yemek yapmaya başladım.

Mücver, soslu tavuk, pilav, fırında patates yapmaya başladım. Bir tık fazla yapıp Mert'e götürecektim, pilavı yapıp demlenmeye bıraktım, o sırada soslu tavuk ve patatesleri fırına attım ve mücveri yaptım.

Hepsini bir kaba koydum ve babama tek kişilik sofra hazırladım. Odama gidip giyindim: siyah bol paça pantolon ve üzerime üstümü saran badi ( olm nasıl yazılıyo bu) giydim. Saçlarımı at kuyruğu yaptım, üzerime şişme siyah montunu aldım ve ayakkabılarımı giydim.

Yiyecekleri aldım ve tam evden çıkacakken babamla karşılaştım. 'Nereye güzel kızım?' Dedi elimdeki poşete bakarak. 'Benim Mert'e sözüm vardı. Görevden gelince ona yemek yapacaktım ve yapıp gidiyorum. Yani gidebilirim demi?' Diye sordum ve şirin şirin baktım.

'İyi hadi git bakalım, çok geç olmadan gel eve ama' dedi ve başımı sallayıp yanağını öptüm. Ardından yola koyuldum. Mert bizden 5 bina ileride olan parkın önündeki evde oturuyordu. Onun evini uzun takipler sonucu bulmuştum.

Kapısının önüne girdim ve derin bir nefes alıp kapıyı tıklattım. Bir kaç dakika sonra kapı açıldı, Mert vucüdünu saran bir siyah tişört, altında ise gri eşofman ile kapıyı açtı.

Şaşkınlık ile bana baktı, ben ise elimdeki yemek poşeti salladım. Önümden çekildi ve içeri girdim. Mutfak amerikan mutfaktı. Mutfağa girip yemekleri çıkardım. Ona bakmadan konuşmaya başladım.

'Sofrayı kurar mısın?' Dedim ve hiç birşey demeden sofrayı kurmaya başladı. Ben ise yemekleri tabaklara servis halinde koyarak masaya koydum. Masaya onun karşısına geçtim.

'Sözüm vardı, onu tuttum.' Dedim ve yemeği yemeye başladım. On yaşından beri yemek yapıyordum, özellikle annem öldükten sonra tüm iş bana kalmıştı.

'Mücver yapmışsın. Tüm görev aklımda olanlardan biriydi.' Dedi ve bana baktı.

'Diğer aklında olan kimdi?' Diye sordum sakince, bana baktı ve güldü.

'Sendin, diğer aklımda olan sendin.' Dedi ve yemeğini yemeye devam etti. Bende devam ettim.

'Gamze, tekrardan özür dilerim. Ben tüm görev bunu düşündüm, yani senin benden haber alamayınca başımın etini yiyeceğini biliyordum. Ve ne biliyim içime kurt düştü.' Dedi ve gözlerime baktı.

'Elif söyledi, adamları vurmak yerinde dövmüşsün. Tüm görev 'Gamze başımın etini yiyecek' diyip durmuşsun. Sadece bir kere bayıldım, o kadar.' Dedim ve tüm ilgimi yemeye verdim.

'Böyle miyiz?' Dedi
'Nasıldık ki önceden?'
  'Daha samimi, daha mutlu ve daha canlı.'
'Sadece kırıldım, başka bir şey yok.' Dedim konuyu kapatmak için.

'Sana bir şey itiraf etmem gerek, fakat zamanı gelince öğrenmeni istiyorum. Ve yemek için teşekkür ederim. Hepsi harika olmuştu.' Dedi sadece gülümsedim.

ŞEBEĞİM / Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin