Herkes masada yerleşmişti. Hilal babasının kucağında elinde duran karnıbaharı yiyordu. Annem Mert ve Yavuz'un tabaklarını doldurmuştu. Babamsa benim tabağımı doldurmuştu.
Yavuz yemeğini didikleyerek yiyordu. Bir şeye alerjisi yoktu, belgelerde yazıyordu. Bir köfteyi tabağa alarak böldüm, çatala batırarak Yavuz'un ağzına doğru uzattım. Bana bakıyordu.
'Hadi ya, kolum ağırmaya başladı. Aç ağzını.' dediğim zaman ağzını açmış ve köfteyi yemişti. Bu şekilde kendi tabağındakileri de yemeğe başlamıştı. Annem arada Yavuz'a yediriyordu. Yemek işi bitmişti, beraber bahçede çaylarımızı içiyorduk. Çok sessizdik,kimse konuşmuyordu.
'Yavuz'um bize anlatır mısın orada ne yaşadığını, ben seni öğrenmek istiyorum oğlum.' dedi annem, Yavuz anneme baktı ve yutkunarak konuşmaya başladı.
'Ben... Ben on yaşımdan beri yetimhanede kalıyorum. Ondan önce başka bir ailede kalıyordum. Alkolik bir baba ve uyuşturucu bağımlısı bir anne ile. Tek çocuk bendim. Beş yaşımdan sonra sokaklarda dilencilik yapmaya başlamıştım, sırf onlar alkol alabilsin diye. Şiddet hep vardı, kışın ortasında ince kazakla dışarı çıktığımda hasta olmuştum işte o zamandan başladı şiddet olayı. Üzerimde söndürdükleri sigaralar, kemerler. Ardından o baba dediğim adam anne diye benimsediğim kadını öldürdü gözümün önünde, ardından polisi çağırdı ve intihar etti. O zamandan sonra yetimhanede kalmaya başladım, gittiğim yerde katı kurallar vardı ama o evdeki kadar değildi. Orada büyüdüm, okudum ve reşit olunca biriktirdiğimiz paralar ile eve çıktık. Şimdi ise buradayım işte.' dediği an zor tuttuğum hıçkırık çıktı ve hızla bahçeden çıktım.
Onun bu yaşadıklarına dayanamıyordum. Ben sıcak yatağımda yattığım zamanlar kardeşimin o insanların elinde olması vicdanımı rahat bırakmıyordu. Kendi odama girdiğim an eskiden ağlamak için kendime oluşturduğum yere girdim.
Balkonumda salıncağımın arkasına koyduğum minderin üzerine oturdum. Ağlamaya devam ediyordum, kaldıramıyordum yaşadıklarını. Dizlerimi kendime çekmiş yere bakarken önüme birinin bacakları girdi. Mert koltuk altımdan tutarak bir bebek gibi kucağına almıştı beni. Kucağında ağlamaya devam ederken o salıncağa oturmuş yavaşça kucağında duran benle sallanıyordu.
Bir eli ile sırtımı sıvazlıyor, diğer eli ile omzuna yasladığım yanağını okşuyordu. Konuşmuyordu, bizim birbirimize yaptığımız taktiği uyguluyordu. Sessizlik ve ağlayarak rahatlamamız. Hıçkırıklarım durmuyordu ve bu elimde değildi.
'Mert, kardeşimin canı çok acımış.' diyebildim sadece. Mert'in eli yanaklarımdan saçlarıma çıktı.
'Evet, zamanında acıdı. Ama artık sen onun yaralarını saracaksın, merhemi olacaksın. Bana iyi geldiğin gibi, ona da iyi geleceksin.' dedi sadece.
'Ona iyi geleceğim, değil mi?' Diye sordum, Mert saçlarımı öperek konuştu.
'İyi geleceksin, ona çok iyi geleceksin.' dedi, kucağında daha rahat bir pozisyon aldım ve gözlerimi kapattım. Olanları sindirmem gerekiyordu.
Bedenim rahattı peki ya ruhum. Ruhum can çekişiyordu, bu duyduklarımı kabul etmek istemiyordu. Yatakta yan döndüğümde kocam ve kızım karşılamıştı beni. Hilal babasının üstünde uyuyordu. İkisininde saçını öperek yataktan kalktım, saat gece iki olmuştu. Balkondan bahçeye baktığım zaman Yavuz'u gördüm. Elinde sigara ile boş zemine bakıyordu.
Dolabımdan aldığım şal ile birlikte yavaşça odadan çıktım, hızla mutfakta iki kahve yaparak bahçeye çıktım. O kadar dalmıştı ki sesimi duymamıştı bile. Kahveleri masaya bıraktım ve şalı yavaşça Yavuz'un omuzlarına bıraktıktan sonra yanına oturdum.
'Ne zamandır içiyorsun?' dediğim zaman sessizliği bölmüştüm. Arkasına yaslanıp kafasını gökyüzüne çevirdi.
'On yedi yaşımdan beri.' dediği zaman görmediği halde başımı salladım.
'İçmeni istemiyorum desem, bırakır mısın sigarayı?' dedim, içmesini istemiyordum.
'Bende abla sözü dinler ve sigarayı bırakırım.' dedi ve bana döndü. Küllüğü eline aldı ve söndürdü sigarayı. Masadan kahveyi alıp içmeye başladı.
'Üşüyeceksin böyle.' dedi ve üzerine koyduğum şalı omuzlarından çekip benim omuzlarıma koydu.
'Sende üşüyeceksin.' dedim ve şalın bir ucunu tutup kaldırdım. Ona baktığımda bana bakıyordu.
'Gel hadi, bu şal ikimize de yeter.' dediğim zaman yanıma yaklaştı ve şalın diğer ucunu onun omzuna örttüm. Sanki bana dokunmamak için direniyordu, en son bu yenilgi sona erdi.
Yavuz başını omzuma koydu. Ellerim saçlarına geçti, okşamaya başladım. Eskiden çekilen saçlarını okşuyordum, korkarak okşuyordum.
'Mert abi ile ne zamandır evlisiniz?' diye sordu, gülümseyerek yanıtladım.
'Birinci yılımız.' dedim, derin nefes alarak konuşmaya başladı.
'Nasıl bir ailesiniz. Ben bilmiyorum size nasıl davranacağımı, ondan soruyorum.' dediği zaman cevapladım sorusunu.
'Mert ile babamız dışarıda evde olan hallerinden farklılar. Yani daha soğuk ve sertler, fakat özellikle benim, annemin, Hilal'in ve bundan sonra senin yanında daha farklılar. Babamız eğlenceli biri, asker olduklarına bakma sen. Mert galiba dünyanın en iyi hayat arkadaşı, eğlenceli, komik. Benimle dedikodu yapıyor hatta. Ben istediğim için ona makyaj yapmama ya da bakım yapmama izin veriyor. Babamda onun gibi. Annem fazla iyi kalpli, o da fazlası ile eğlenceli.' dedim.
'Hilal?' diye sorduğunda anladım. Hilal'e yaklaşmaya korkuyordu.
'Çok afacan, çok konuşuyor kendince. Her şeyi anlıyor, bizimle konuşmaya çalışıyor. Bazen babası ile tartışıyor. Geçen Mert ona erkekler ile konuşmak yok dediği zaman çığlık atarak ağladı, babasına trip attı ve emekleyerek oyuncaklarının yanına gitti babası ile konuşmadı. Öyle bir bebek.' dedim, bu dediğime kıkırdamıştı.
'Ya aileye zarar verirsem?' diye sorduğu zaman gerilmiştim. Aile olmaktan korkuyordu.
'Emin ol benim bu aileye çenem ile verdiğim zarardan fazlasını vermezsin. Kalk hadi hava soğudu, uyuyalım artık.' ayağa kalktığımda o da ayağa kalktı ve eve yürümeye başladık. Onun odasının önüne geldiğimizde bana baktı ve kararsız bir şekilde konuştu.
'Bu gece benimle uyur musun?' dedi, gülümseyerek başımı salladım ve odaya girdim. Dağınık yatağa girip uzandığımda ona baktım. Yanıma geldi ve direkt göğüsüme yattı.
'İyi geceler abla.'
'İyi geceler ablacım.'
*
Oy: 75
Yorum: Size kalmış
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEBEĞİM / Yarı Texting
Teen Fiction0532: Gelecekteki karın, olacak çocuklarının anası Gamze ben :) Asker'im: Ne ara amk, nerden gördün de buldun beni. Ben 1 yıldır görevdeyim. 0532: Babam canım, aynı lojmandayız yanii Asker'im: Ya sabır kızım işine git bak şimdi komutandan azar yiyec...