beşinci seans

2.3K 364 100
                                    

Taehyung çıktığı merdivenleri birer ikişer geri arşınlayıp aşağıdaki hemşire odasına vardığında nefes nefeseydi. Kapıyı çalmaya meyletmişti ki tam da o sırada açılıverdi kapı.

"Jeongguk'un özel hemşiresini nerede bulabilirim?" diye sordu hararetle.

Hemşire gözlerine aniden üşüşen korku ve endişe bulutlarıyla "Be-benim, Jeong- yani Bay Jeon'a bir şey mi oldu?" diye sordu duyacağı cevaptan korkarak. Zavallı kadının ürküntüsü mesleki bir kaygıdan ibaret değildi. Jeongguk'un ne kadar zor bir hasta olduğunu bilmesine rağmen gönüllü olmuştu onun için Bayan Choi. Kendi evladı yoktu lakin Jeongguk'u vardı, işte bu yüzdendir ki anne telaşı vardı tepkilerinde.

"Jeongguk'un kapısını bugün açık unutmuş olabilir misiniz?" diye sordu Taehyung kadını daha fazla telaşlandırmamak için.

"Hayır, hayır unutmadım. Üstelik ben unutsam bile Bay Jeon'un kumandası kapıyı otomatik olarak kapatabiliyor." dediğinde Taehyung iri iri açtı gözlerini. Bir süre inanamıyormuşcasına baktı karşısında ne olup bittiğini anlayamayan kadına.

"Beni cennetine kabul etti..."

Bir mucizeye tanık olmuş gibi avareydi. Sarsakça gözlerini kırpıştırdı, ardındansa en güzel, en iç ısıtan kahkahalarından birini atıp ona garip bir ifadeyle bakan yaşlı, tonton hemşireye sarılıverdi.

"BENİ KABUL ETTİ!"

Kadıncağız hiçbir şey anlamasa bile güldü onun bu haline. Taehyung ani sevincine bağlı olarak izin istemeden birine temas ettiğinin bilincine vardığında uzaklaştı hemen yaşlı kadından. Yaşlı hemşire baş parmağıyla geriyi işaret ederek "Be-beni bekliyor, gitmeliyim." diye mırıldanan çocuğa gitmesi için anlayışlı bir tebessüm yolladı. Taehyung birkaç adımı geri geri attıktan sonra önüne dönmüş ve koşarak yeniden çıkmıştı soğukluğunun içini ürpertmesine bu sefer izin vermeyeceği kata.

Kapının hâlâ açık olduğunu gördüğünde derin bir nefes aldı. Yakalarını düzeltti, ceketini silkeledi ve ellerindeki boya lekelerine umutsuz bir bakış attı. En fazla bu kadarı geliyordu elinden, o da bununla yetinmeyi seçti. Kapıyı iki kere tıklattı tekrardan.

"Jeongguk, kapıyı sen mi aralık bıraktın?" diye sordu istemsizce. Cevap vermeyeceğini akıl ettiğinde aklına gelen fikirle geri çekildi.

"Eğer bilerek açık bıraktıysan kapıyı biraz daha aralayabilir misin? Seni rahatsız etmek istemem çünkü."

Sesi oldukça çekingendi, ve bu çekingenliğini saklamak adına hiçbir çaba göstermiyordu. Umutla baktığı kapı aniden kapandığında gözlerindeki ışıltı sönüverdi hemen.

"Ah, anlıyorum..."

Çok heveslenmişti, gerçekten o kadar heveslenmişti ki hayal kırıklığı da bu heves kadar büyük olmuştu.

Lakin sonra kapı tekrardan açılıverdi...

Taehyung elini yumruk yaparak "Evet!" diye bir sevinç nidası bırakmak istedi o an, lakin tek yaptığı şey genzini temizleyip tüm heyecanını içinde tutmaya çalışarak ciddi lakin komik bir çehreyle çevrelenmek ve içeri doğru bir adım atmaktı.

Hissettiği ilk şey genzine dolan kötü kokuydu. Rutubet kokuyordu oda, lakin oldukça ağır bir ter ve ten kokusu da hakimdi. Birkaç adım daha attı, bu sefer gözüne tamamen kapalı olan siyah perdeler çarptı, o an odanın ne kadar cılız bir ışığa sahip olduğunu fark etti.

Ve iki adım daha attığında aylardır zihninde türlü türlü canlandırdığı görüntünün asıl sahibiyle yüzleşti.

Pekâlâ, kendisini gülümseyerek karşılayacak sevimli ve pozitif bir genç beklemiyordu Taehyung. Bunu rahatlıkla söyleyebilirdi. Fakat hayatında daha önce hiç bu kadar boş bakışla karşılaşmamıştı. İçi rahatladı zira bu boşluğa sevinebilecek tek kişiydi kendisi.

justicia de iris | taekook ✓Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang