Kim Taehyung'un Cennetine

2.1K 287 119
                                    

Lafa nasıl girilir, söze nasıl başlanır bilmiyorum hiç. Yüzlerce defa yazdım, hepsinin kaderi yırtılıp bir kenara atılmak oldu. Kağıtları da kendim gibi tüketiyorum, en nizami şekilde yazmak istesem sonu gelmeyecek Jeongguk, biliyorum. Bir söz vermiştim kendime. Bu sayfalara gözyaşlarım değmeyecekti artık. Ne yaşarsam yaşayayım renklerimi kusacaktım lakin hatrıma son bir saygısızlık yapıyorum.

Ağlıyorum.

Kırgın mısın bana, seni hayata döndürmek için gecemi gündüzüme katmışken kendi canıma kıymam üzdü mü seni? Kimse anlamazdı Jeongguk, kimse bilmezdi de sen bilirdin. Sığamadım ben bu kötü kalpli dünyaya, sığdıramadılar beni çocuk hâlimle.

Yanına ne zaman gelsem vazgeçerdim, ne zaman görsem seni o hastane odasında, unuturdum yana yakıla aradığım cenneti biliyor musun? Fakat geceler vardı Jeongguk. Ben nasıl sığamadıysam bu dünyaya, sen de gecelerime sığamadın. Seni iyileştirirken acılarını kendime kattım. Her şeye katlanır olmuştum, senin uğrunda her derde kabul buyurmuştum. Kendi acım sızlardı, sızlatırdı da ses çıkarmazdım. Lakin sonra senin çığlıkların, senin feryatların bastı gecelerimi.

Ben asıl acıyı, asıl ıstırabı işte o zaman tattım.

O gecelerin sabahına uyanmak mıydı zor olan, yoksa o sabahları sensiz bırakmak mı? Bana sorarsan iki türlüsü de katlanılmazdı. Sana yemin ederim ben, ben çok denedim. Seninle hayaller kurdum, seninle yaşatabildiğim kadar yaşattım çocukluğumu. Bu sefer de kendime verdiğim bir diğer söz dikildi tepemde.

Dedi ki: 'Yıllardır aradığın cenneti buldun, daha neyi bekliyorsun?'

Cevap veremedim. Haklıydı çünkü. Ben senin gözlerindeki o boşluğu cennetim belledim, insanların seni kurtarmamı istediği o boşluğa hapsolmak arzusuyla yanıp tutuştum. Sana yardım etme kararı aldığım ilk andan beri amacım buydu. Bana vadedilen cehenneme inat buldum ben seni. Bencillik gibi geliyor kulağa, biliyorum. İnkâr edemiyorum.

Bencilim.

Seni bu hayata bağlayıp gözlerindeki cennete kaçarken çok bencilim. Bunun utancını tüm kalbimde taşıyorum. Bana azabından başka yüzünü göstermeyen bu dünyaya bir bencillik de ben bırakıyorum. Benden çalınanlara bakınca aklıyorum kendimi. Zira biliyorum, ben masum olandım. Ne yaptım ki ben Jeongguk? Bunca acı yüreğime sokuşturulurken ağlayıp isyan ettim diye mi kurtarmadılar beni? Ne beklediler ki benden? Bir gecesini dahi duymayı kaldıramayacakları yüzlerce anıyı tutuşturdular elime, dediler ki bununla yaşayacaksın. Yaşayamadım, cehennemin içinde kendi cennetimi yarattım.

Gözlerine vuslat şafağı saydım...

Bir bilsen gözlerini, ah bir duysan beni usul usul çağırışını... Öyle bakardın ki bana bazenleri, o an ruhum bedenimden ayrılsın, kavuşayım isterdim bir an önce gözlerine.

Söyleyemedim...

Yerini dolduramadığım bir kelime vardı Jeongguk.

Dilim lâl oldu, söyleyemedim ben sana ne denli güzel olduğunu...

En çok da bu yıpratıyordu ya beni. Benden çalınan bir kelimenin eksikliğiyle yaşadım yirmi dört yıllık ömrümü. Ne zaman ki seni tanıdım, ne zaman ki gördüm seni, dudaklarıma vurduğum prangalar işte o an yaralarımı dağladı. Yoktu çünkü başka bir kelime. Her şeye, herkese bir kılıf bularak dilimi döndürürdüm şu zamana kadar da, sana gelince sus pus kaldım. Güzeldi çünkü gözlerin. Çok güzeldin Jeongguk, keşke olmasaydın.

Keşke yakışmasaydı bu kelime sana.

Nasıl başlayacağımı bilmediğim gibi, nasıl bitireceğim de meçhul oldu. Şimdi tek istediğim şey senden sayfalar dolusu af dilemek. Bir gıdımlık canım seni iyileştirmeye yetti sadece Jeongguk, yalnız bıraktım seni. Gönül isterdi bu dünyanın kahrına inat birlikte gülelim. Olmadı. Canımı acıtanın canını aldım ben bu cehennemde kalabilmek için. Sandım ki o dar ediyor bana bu hayatı, o giderse sığarım.

Sığamadım...

Aksine daha çok yadırgadım yerimi. O gitti, binlerce kötü kalp çıktı karşıma. Anladım ki yüreğine vicdan uğramamış her bedeneydi benim savaşım. Ne mermim vardı hepsini yok edecek kadar, ne de gücüm. Gözlerinin önünde üç cana kıydım. Sen söyle, rahatladı mı için? Unutturdu mu sana yaşattıkları azabı, attığın çığlıkları, parçalanan ciğerlerinden yükselen feryatları? Bilirim, yüreğindeki yangını söndürmekten öteye gitmedi Jeongguk, geriye toparlanamaz bir enkaz bırakmaktan öteye gidemedi.

İntikamım değil, isyanımdı bu benim. Beni, seni terk etmeye mecbur bıraktıkları için duyulmayacağını bile bile son kez isyan ettim o tetiğe basarken. Cennetine kaçarken sana duyduğum mahcubiyet uğruna şeytanlarını ardımda bırakmadım. Belki de onlarla aynı güne uyanmana razı gelemedim, bilemiyorum. Bildiğim tek bir şey var, o da her daim ellerimi süsleyen boyaların yerini pis kanlar aldı.

Bu ellerle çocukları sevemem artık.

Belki kızıyorsun bana, 'Beni neden yanına almadın?' diye ağlıyorsun içli içli. İstedim Jeongguk. Seni de kurtarmayı inan bana tüm buruk kalbimle istedim. Lakin benim aksime sen bu dünyaya sığmak istedin. Nasıl anladın, nereden çıkardın diye sorma, sen de biliyorsun. Benim bakarken kendimi dahi göremediğim aynalara inatla bakıyorsun sen. Bunu o aynayı odana koyduğum gün anladım. Sana bunun için asla gönül koymadım, aksine aynalara seni yanıltmasına izin vermeden bakmayı başarabildiğin için seninle gurur duyuyorum.

Ve ben çocuk Kim Taehyung; bir cennet çiçeğiyle hayatına dahil olduğum çocuk Jeon Jeongguk'un gözlerindeki cennete olan hasretimi, şakağıma dayadığım namluyla sonlandırıyorum.

justicia de iris | taekook ✓Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu