24. "Ağlamak"

6.6K 478 54
                                    

Niye fikirlerinizi paylaşmıyorsunuz? 🥺

Karşı karşıya geldiklerinde, çok az öfkeli gözüken Pusat'tan korkmuş, yine de sırtını dik tutmuştu. Gözlerini kaçırmamaya çalışarak önceden oturduğu koltuğa yöneledi.

Kimse konuşmadığında, lafa girdi hemen. "Şartını kabul ediyorum. Mete'ye benimle gelmesini söylemeyeceğim."

Pusat, elini koltukta boşluğa bırakırken diğer eli ile şakağını okşuyordu. "Ama?" Dedi, sesindeki istek tonuna karşı.

"Ama ona gelebileceğini söyleyeceğim. Eğer isterse gelir, istemezse gelmez. Ve en azından haftada birkaç gün benim evimde kalsın."

Pusat'ın tek kaşı havaya kalktığında, yutkundu. "Haftada iki gün?"

Sanki velayet davası açılmıştı. Bu düşünce Tekin'i güldürecek iken iç çekti. Azarlanmak istemiyordu. Hele ki Pusat tarafından...

Pusat, Sadık'ın soru tonlamalarına cevap vermezken karşısındaki adam omzularını düşürdü. "O benim oğlum, farkındaysan. Yanımda olmasından daha doğal ne var? En azından ayda birkaç gün."

Cümlelerine kararlılık ile başlasa da sonda yine boynu bükük bir hâle bürünmüştü. Pusat, sıkıntılı bir soluk alıp başını salladı. "Mete'yle ben konuşacağım, bu durumu. Eğer isterse Her iki hafta sonunda bir sende kalır."

Bu da bir şeydir diyerek başını salladı. "Tamam, şimdi görmeye gidebilir miyiz?"

"Bu arada,"

Ayağı kalkıp kapıya yöneleceği sırada duyduğu ses ile başını çevirdi. Pusat'ın gözlerindeki canavar el sallıyordu, sanki. "Bir daha kapımda polis görürsem, Mete'yi düşünmene dahi izin vermem."

Bunun ne demek olduğunu az çok anladığında başını salladı. Korkmadı dese yalan olurdu ama bunu belli etmemeyi tercih etmişti.

Beraber evden çıktıklarında, şoförü ile Pusat'ın aracını takip etmeye başlamıştı. Sonunda görkemli köşke geldiler. Araçları park alanında bırakıp dışarı çıktıklarında, bir ordu gibi görünüyorlardı. Pusat, yanına gelen adamlara kısa bir an bakıp Sadık'a döndü. "Bahçeye geçin. Ben Mete'yle gelirim."

Adam, her ne kadar oğlunu göreceği için sabırsız olsa da başını sallayıp Orkun'un gösterdiği yönden ilerlemeye başladı. O giderek uzaklaşırken Pusat, Semih'e döndü. "Mete nerede?"

"Odasında, resim çiziyor."

Başını sallayıp köşke ilerlediğinde, Semih yanından ayrılmamıştı. Kaşları çatıldığında, adım atmayı kesmeden konuştu. "Bir sorun mu var?"

"Merakımı mazur görün ama bu adam kim, Pusat Bey?"

Sesindeki mahçubiyet için cevap vermeyi seçti. Muhtemelen konuşmalarında Mete'nin adı geçtiği için merak ediyordu. "Mete'nin babası."

Semih, yerinde kala kaldığında, Pusat onu umursamadan merdivenleri tırmanmıştı. Odasının önüne geldiğinde kapıya birkaç kez vurmuş, onay sesi gelince de içeri girmişti. Mete, bakışlarını önündeki defterden ayırmadan konuştu. Üzerinde bu sabah ile aynı kıyafetleri vardı ve yumuşak halını üzerine yüz üstü uzanmış, başını elinin üstüne yaslayıp resim çiziyordu. Dizlerini kırıp hareket ettirirken Pusat, biraz geç fark etmişti, dediklerini.

"Kurabiye istemiyorum, Orkun abi."

"Neden?"

Mete, sesin kime ait olduğunu düşünmeden cevap verdi. "Çünkü Pusat kahvaltı yaptırdı, bana. Kahvaltılık her şeyi ben yedim. Bak karnım ağrıyor."

MASUM -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin