26. "Yeni Arkadaş"

6.3K 487 87
                                    

"Neler yapıyorsun, peki?"

"Dün, Orkun abi ile ağaç ev yapacaktık ama tahtalar hep geç geldi. Akşam olunca da Pusat izin vermedi."

Sadık, oğlunun çok az üzgün anlattığına karşı gülümsedi. "Benim evimde yaparız."

Mete, başını yasladığı ve sarıldığı bedenin dedikleri için çenesini kaldırıp göğsüne yasladı. "Burada yapmaya başladık ama."

Sadık, oğlunun saçlarını okşarken omuz silkti. "İki tane olur o zaman, oğlum."

Hevesle başını kaldırdı. "Gerçekten mi?"

Sadık, bu kadar istekli olmasına şaşırsa bile gülerek başını salladı. Önceleri Mete'yi hep odasında bilirdi. Kendi kendine oynar, eğlenir sanardı. En azından ona hep böyle anlatıyordu, eski karısı. Şimdi ise, Mete'nin onunla olmaktan ne kadar mutlu olduğunu görünce kendini suçlamadan edememişti. Bunca yıl, Mete'yi hep kendisini uzak tutmak isteyen biri sanmıştı. Onunla yan yana olmak istemediğini. Şimdi ise, gözlerinin içine bakıp, her 'Oğlum' deyişinde ne kadar mutlu olduğunu görünce içi sızlıyordu.

"Gerçekten, tabii. Ben sen gelene kadar malzemeleri hallederim. İstersen sen gelince hazır olsun?"

Gelecek hafta sonunu, babası ile geçirecekti. Bu hafta sonu ise babası öylesine, yanında olmak için gelmişti. Pusat'ın şirkette bir işi çıkmıştı ve Sadık da onu arayıp gelip-gelmeyeceğini sorduğunda, tuzu biberi olmuştu. En azından Mete'nin yanında biri kalacak diye izin vermişti, Pusat.

Zaten Mete'nin yalnız kalmak gibi bir problemi yoktu. Sadece Pusat veya babası yanında olunca kendini tam güvende hissediyordu. "Yok, beraber yapalım. Öyle daha güzel hem."

Sadık, gülümseyerek başını salladığında, Mete yeniden kollarını gövdesine sarıp başını göğsüne yasladı. Babasına böyle sarılmayalı çok uzun zaman oluyordu. Saçlarının arasına da bir öpücük bıraktığında iyice mayışmıştı.

"Denizhan!"

İrkilerek başını çok az çevirdiğinde, bahçe kapısının önünde, sağ tarafına bakıp bağırarak konuşan kadını gördü. Elinde bir tepsi vardı. "Gel buraya!"

"Anne deşerler beni!"

"Ne biçim konuşuyorsun sen?! Çabuk gel, dedim!"

Denizhan, sıkıntılı soluğunu bırakıp saklandığı çalılığın ardından çıkıp bahçe kapısının önüne geldi bu kapı, iki evin bahçesini birbirine bağlıyordu. "Merhabalar!" Dedi, kadın neşeyle.

Sadık, tanımadığı insanlara bakıp yeniden Mete'ye döndü. "Bunlar kim?"

"Yeni komşumuz." Fısıldayarak verdiği cevaba karşı tebessüm etti. "Öyle mi?"

İkisi ayağı kalktığında, Mete'nin, arkasına saklanmasına gülüp kadına döndü. "Merhabalar."

Kadın hevesle elindeki tepsiyi kaldırdı. "Yeni taşındık da. Dün tatsız bir olay yaşadık."

Kaşları çatıldığında, Mete'ye bakmak istedi ama arkasına geçen beden öne çıkmıyordu. Ellerini babasının gömleğine yapıştırmış, avuç içinde sıkmıştı.

"Ben burada yaşamıyorum. Tatsız olay derken neyi kast ettiniz?"

Kadın, bükülen kaşları ile ona bakarken önce tepsiye sonra önündeki demir parmaklıklara baktı. O sırada yanlarına gelen birkaç zebellah da tuzu biberiydi.

"Sadık Bey-" Diyeceklerdi ki eli ile kapıyı gösterdi. "Yeni komşu, anlaşılan. Kapıyı açar mısınız?"

Semih, başını sallayıp dev asma kilidi açtı. Geriye çekilip eli ile taş yolu gösterdiğinde, kadın kocaman gülümseyip elindeki tepsiyi uzattı. "Al, evladım. Mis gibi börek. Yarısı ıspanaklı yarısı da peynirli. Sonra yersiniz."

MASUM -GAYWhere stories live. Discover now