31. "Acı mı Sevinç mi"

6.4K 451 72
                                    

Birazcık 🤏🏻 duygusal oldu 🥺

🦠🦠🦠

"Enişte."

"Efendim?"

Gözleri şaşkınlıkla açılan Semih öne eğildi. "Ne?"

Mete, dalgın dalgın yemeğine bakarken aniden Semih'in sorduğu soru ile gözlerini kırpıştırdı. "Ne ne?"

"Enişte dedim, bir şey demedin?"

"Demem mi gerekiyordu, anlamadım?"

"Ne bileyim? Kızarsın, normalde."

Mete, anlamış gibi başını sallayıp yemeğine döndü. Pusat hâlâ aşağı inmemişti. Aklına dün akşam yaşadıkları anlar gelince kıpkırmızı yüzünü eğip biraz daha eşeledi yemeğini.

"Oynama, yemeğinle."

Ayşe Hanım'ın dediğine başını salladığında, Semih sırıttı. "Leyla olmuş, bu."

Diğer yanlarında bulunan birkaç kişi de güldüklerinde, yanaklarını şişirecek kadar domatesi ağzına tıkadı. Sabah sabah adamların alayı da çekilmiyordu.

Ne çekiliyordu?

Evet, Pusat!

Nerede kalmıştı bu adam?

Gözleri kısılırken yine aklına anılar dolmuş, dudaklarını ısırmasına sebep olmuştu. O an, bu kadar istekli olacağını tahmin edemezdi. Pusat'a bakarken bile kızarıyordu ve onunla resmen şey yapmışlardı. Şey işte. Hani şey olan.

Göz kapaklarını örtüp aklındaki sesleri susturmaya çalıştı. Birazdan utançtan inlerse muhtemelen bu Pusat'ın suçu olurdu. Nerede kalmıştı bu adam? Alt tarafı duş alacaktı. Hem dün akşam beraber almıştılar ya? Sabah sabah ne duşu?!

"Mete?"

Başını, adını duyması ile kaldırdığında, Denizhan ona bakıyordu. Elinde tuttuğu ev telefonuna umursamaz bakışlar atıyor, bir an önce verip yeniden adamların konuşmalarına dahil olmak istiyor gibiydi.

"Efendim?"

"Biri aradı, seni istiyor."

Mete, şaşkınca işaret parmağı ile kendisini gösterdi. "Beni mi?"

"Evet, Mete Kayalar dedi."

Mete, büzülen dudakları ile telefonu kavradığında, Denizhan çabucak Orkun'un Cemal'e attığı laf için karşı bir söz söyleyerek konuşmaya dalmıştı.

Onların sohbetlerindeki ezici ses için biraz daha uzaklaşmak adına bahçe kapısına ilerleyip kapı aralığına oturdu. Yanında kimse yokken dışarı çıkmak hâlâ daha rahatsız ediyordu.

"Buyrun, ben Mete."

Telefon, birkaç kumaşın kumaş üzerinde kayarken çıkardığı sesi aktardığında, Mete anlamak için biraz daha bastırdı kulağına. Sanki böyle daha net duyacaktı.

"Mete, gerçekten sen misin?"

"Üvey Anne?"

Adının kalıplaşmış haline dışarıdan biri gülmek isteyebilirdi. Ne çocukça, ne safça diyebilirdi. Ancak altında yatan sebepleri duymak, bilmek, düşünmek farklı hisler yaratır, düşüncelerini yeniden inşaa ederdi.

Zira Yeşim, Mete'nin kendisine anne demesinden son derece rahatsızdı. Ona göre annesi belli olmayan bu çocuğun evinde bulunması bile tahammül sınırları için kabul edilmezdi. Üstüne üstlük onu yedirip-içirtmek, büyütmek, eğitmek ayrı bir iş, ayrı bir sorumluluktu. O üç çocuğu ile yaşarken aniden çıkan bu belirsizin kendisine anne demesine tahammülü yoktu.

MASUM -GAYNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ