𝕮𝖆𝖕𝖙𝖊𝖗 𝕾𝖊𝖛𝖊𝖓

2.3K 264 97
                                    


***

İnsanlar her zaman hak ettikleri şeyleri alamaya bilirler. Hak ettikleri iyilikler yenir, hak etmedikleri kötülükler başlarına gelir. Doğanın kanunu budur.

Acımasız doğa kanunları yırtıcılarda geçerli olduğu gibi insanlarda da geçerlidir. Bazıları buna maruz kalmazken bazıları mecburen kalır. Eğer ki güçlü bir aileniz veya kişiliğiniz varsa buna boyun eğmezsiniz, yok ise Asuka gibi mecbur kalırsınız.

Karnına yediği onlarca tekme, yüzüne atılan onlarca tokatın tek sebebi Mikey'lerle arkadaş olmasıydı. Alışkındı yengesinin ve dayısının dayaklarına. Acıtan şey ise ilk defa uzun zaman sonra içi huzurla dolmuştu o bir saatte. Eğlenceliydiler ve bu Asuka'nın hoşuna gitmişti.

Karnına atılan tekmeyle boğazından yükselen kanı kusmamak için zor durdu. "Senin doğduğun güne lanet olsun!" Dayısının öfkeli sesinin uzaklaşmasıyla kalktı.

Karnı tekme izleriyle doluydu. Duvara tutunarak ilerledi odasına. Kuzenleriyle iyi anlaşırdı. Çoğu zaman onlar sayesinde dayaktan kurtulurdu fakat bu sefer onlar bile durduramamıştı. Odalarına kilitlenmişlerdi.

Odaya girip odanın içindeki kapıyı açarak küçük banyoya girdi. Ağzından çıkan kanlar lavaboya dökülürken onlara göz yaşları eşlik ediyordu.

Kusması bitince aynaya baktı. Dudağında patlak vardı, yanağı ise kızarmış ve yer yer morarmıştı. İç çekerek gözlerini kapattı. Bu onun alıştığı hayattı. Bir saatte hissettiği mutluluğa ait değildi.

Dolabı açarak pansuman malzemesini aldı. Yüzündeki kızarıklıklara krem sürdü. Dudağındaki patlağı sildi. Odaya girerek dolaptan uzun kollu sarı kapşonlusunu çıkardı, altına siyah kilotlu çorap ve kısa kot şortunu giydi. Saçlarını düzelterek aynaya baktı. Yüzü hariç hiçbir yeri dayak yediğini göstermiyordu.

Telefonunu alarak patronuna bir haftalık izin için mesaj attı. Parasını cebine atarak kimseye görünmeden evden çıktı. Önce bir bilet alacak, sonra da Japonya'nın Kanagawa'ya gidecekti.

Babannesi orda oturuyordu. Bir hafta kadar orda sakince kalabilirdi. Yolda bir eczaneye uğrayıp siyah bir maske aldı. Ağzını kapatıp kapşonluyu kafasına çekti. Akşam saat dokuz civarıydı.

Kulaklığını takarak ilerledi. Tek duası Toman'dakilere yakalanmamaktı. En kısa zamanda onlarla iletişimini kesmesi gerekiyordu. Baji'yle aynı sınıfta olduğu için zor olacağını biliyordu.

Birden omzuna koyulan elle ileri gidip, elden kurtularak döndü. "Mikey-kun?" Sesinde şaşkınlık vardı, yüzünde ise huzursuzluk. Pekala karşılaşmak hiç iyi olmamıştı.

Sadece Mikey ve Draken vardı en azından. "Seni görmek için kafeye gittik fakat bir hafta izin aldığını söylediler." Dedi memnuniyetsizce. Üstünde Baji'den gördüğü Toman'ın üniforması vardı. Karın kasları ise sarılıydı.

Huzursuzca etrafa baktı. "Evet. Bir süre babannemin yanına gitmem lazım." Konuyu kapatmaya ve sohbeti kısa kesmeye çalışıyordu.

Draken kıza eğilip dikkatle baktı. "Neden saklanıyorsun? Maske ve kapşonlu neden?" Dedi şüpheyle. Gözlerini kısmış bakıyordu.

Genç kız geri çekilip yakınlıktan kurtuldu. "Acil gitmem lazım. Babannem beni bekliyor." Arkasını dönerek hızlanarak ilerledi. Kapşonundan tutulup çekilmesiyle kurtulamayacağını anladı.

"Pekala ne olduğunu anlatmaya ne dersin Asuka-chan?" Diyen Mikey'in sesi öldürücü sakinliğe sahipti. Daha önce böyle yüzüyle karşılaşmamış Asuka bile bunun fırtına önce sessizlik olduğunu fark etti.

Geri dönüp kapşonlusunu indirdi. Maskeyi indirmedi. "Babannem hasta ve yanına dışarıdan mikrop toplayarak gitmek istemiyorum anlatabiliyor muyum? Ayrıca acil gitmem lazım trenin bu günkü son seferini kaçıramam."

Hala kıza inanmamışlardı. Bir şeyden dolayı gergindi. "O zaman biz bırakalım Asuka-chan." Dedi Draken. Sesi kabaydı. Bir nevi doğruyu söylemesi için baskı yapıyordu.

Asuka kaşlarını çattı. "Kanagawa'ya gidiyorum. Ayrıca eğer ki birisi beni sizinle görürse iyi olmaz. Katı bir aileye sahibim." Dedi inanmalarını umarak.

Mikey kıza yaklaştı. Maskesini bir anda çekip çıkardı. Şimdi morarmış yanağı ve patlak dudağı ortaya çıkmıştı. "Şimdi doğruları anlatmak ister misin Asuka-chan?" Dedi dişlerini sıkarak...

***






𝙉𝙚𝙧𝙙 || 𝙆. 𝘽𝙖𝙟𝙞 || 𝕿𝖆𝖒𝖆𝖒𝖑𝖆𝖓𝖉𝛊Where stories live. Discover now