𝕮𝖍𝖆𝖕𝖙𝖊𝖗 𝕿𝖜𝖊𝖓𝖙𝖞 𝕿𝖍𝖗𝖊𝖊

1.7K 168 75
                                    


***

Kei'nin eli belime ulaştığında hafifçe öne ittirdi beni. Barınağa gelmiştik ve kapının önünde yüzlerce kişi -belki bini aşkın- barınağın açılmasını bekliyordu. O kalabalığı görünce bütün hevesim kaçmıştı zaten.

Şu an deli gibi korkuyordum. Bu kadar kişi önünde konuşma yapabileceğimi sanmıyorum. "Kei bunu sen yap. Ben bunu yapmak istemiyorum." dedim telaşla. Midem de kasılmalar başlamıştı.

Mikey'in kolu omzuma atıldığında kıkırtı sesi kulağıma doldu. "Aman Tanrım! Evde çok özgüvenliydin oysa ki. Ayrıca en fazla ne olabilir ki?" Dedi rahatlatmak ister gibi.

"En fazla yere düşer ya da başka bir aptallık yaparak rezil olursun ve uzun bir süre boyunca herkes size güler." Dedi telefonla oynayan Chifuyu. Bizimle ilgilenmiyordu bile.

"Chifuyu!" Baji, Emma, Hina, Mikey, Tamekitchy ve benim aynı anda bağırmamla irkildi. Elindeki telefon yere düşüp parçalara ayrıldı.

Draken kapıdan içeri elinde poşetlerle girdiğinde Emma gülümseyerek Draken'e ilerledi. "Draken-kun!" Gerçekten yakışan bir çiftlerdi.

Draken elindeki poşetleri masaya bırakıp ona koşan Emma'ya sarıldı. "Saat geldi. Gitmemiz gerekiyor." dedi ve saati işaret etti.

Kei belimden tutarak beni kendine çekti. "Hadi gidip açılışı yapalım." Bu çocuğun anlama problemi vardı.

"Düzeltiyorum sen yapıcaksın." Dedim ve kapıya uzandım. Sürü gibi birlikte ilerledik kapıya kadar.

Dışarı çıktığımızda gülüşmeler ve güzel sözler özgüvenimi arttırdı. Kendimi daha rahat hissetsem de hala konuşma yapamayacak kadar gergindim.

Kei elimi tutup tam ortaya götürdüğünde telaşlandım. Bu kadar kişinin gözleri üstümüzdeydi ve endişeleniyordum istemsizce.

"Hadi güzelim sen yap. Benim kızım yapabilir bu kadar basit bir şeyi." Diye Kei'nin kulağıma fısıldayan dudakları özgüvenimi geri getirmişti. Belki de onun kızı olduğum içindir.

Heyecanlı bir soluk alıp gülümsedim. Derin bir nefes alıp son kez arkadaşlarıma baktım. Hepsi gururla ve gülümsemeyle bizi izliyordu.

Tekrar önüme dönüp kalabalığa yoğunlaştım. "Geldiğiniz için teşekkür ederim!" Yüksek sesimle herkesin bakışları bize dönmüştü. "Bu gün burada Toman Hayvan Barınağının açılışı için toplandık." Dedikten sonra gözüm Mikey'e kaydı. Gülümsüyordu.

Barınağın ismini bana kazandırdıkları şeyler için onlara adamıştım. Benim için en değerli şey Toman'dı, Kei için ise -Toman'dan ve benden sonra- hayvanlardı. Bu yüzden ismini böyle seçmiştik. "Burası aslında erkek arkadaşım ve benim yıllardır kurduğumuz bir hayaldi. İkimizde hayvanları çok seviyoruz ve her gün onlarla ilgilenmek ikimiz içinde çok değerli. Bu yüzden Toman Hayvan Barınağı'nı açmak istedik."

Kei yanıma gelip elini belime yasladı. Benden sonra konuşmayı o devir aldı. "Barınağın ismi bir çete ismi." Diye girdi söze. Kalabalıktan hiç hoş olmayan fısıltılar yükselirken devam etti. "Düşündüğünüzün aksine kötü bir çete değil. Tokyo Manjiro, yani Toman hem bizim hemde arkadaşlarımız için aile oldu. Evet zamanında yanlış şeyler yaptık. -Çok kötü olmasa da- Fakat asla masum birisine veya masum bir şeye zarar vermedik. Toman olarak hem insanları hem de hayvanları severiz."

Bakışları bana döndüğünde yüzünde sevgi dolu bir ifade belirdi. "Toman da ailesi olmayan çok kişi var. Tıpkı barınaktakiler gibi. Belki Toman'dakilere aile bulamadık fakat bu masum hayvanlara bulmak istiyoruz. Umarız ki kendiniz için en uygun aile üyenizi bulursunuz." Cümlesini bitirdikten sonra kapının önündeki kurdeleye ilerledik.

Bütün arkadaşlarımızla kurdelenin önüne geçtiğimiz de kameraman yıllarca saklayacağımız bir anı çekti bize. Fotoğraf albümümüze bir fotoğraf daha eklenmiş oldu.

Kurdeleyi açtığımızda açık alandaki hayvanlar bizi karşıladı. İnsanlar içeri girerken Chifuyu çoktan kedileri etrafına toplayıp sevmeye başlamıştı...

***

𝙉𝙚𝙧𝙙 || 𝙆. 𝘽𝙖𝙟𝙞 || 𝕿𝖆𝖒𝖆𝖒𝖑𝖆𝖓𝖉𝛊Where stories live. Discover now