bölüm on bir

1.3K 198 54
                                    

  not: hikayemde kore'den farklı olarak dünyanın büyük bir kısmında kabul görüldüğü gibi reşitlik yaşı 18'dir.
 
 
 
Kim demiş haram nedir
Bilmez hayyam
Ben haramı helali karıştırmam;
Seninle içilen şarap helaldir
Sensiz içilen su bile haram
 
 
 
  

Yoongi'nin tahtanın önünde açıklamaya çalıştığı matematik sorusuna bakarken yüzümde nasıl bir ifade vardı bilmiyorum ama en sonunda pes ediyormuş gibi iki elini kaldırıp "Pekâlâ." Dedi. "Pekâlâ bugünlük bu kadar yeter sanırım. Her an bayılacak gibi duruyorsun."

Kafamı yenilgiyle masaya bıraktım. 4 saat durmadan matematik ve edebiyat işlemiştik. Bayılmama ramak kalmıştı resmen. CSAT'te hangi derslerden seçmeli sınav olacağıma karar vermiştim. Yetenek sınavı ise hâlâ gözümü korkutuyordu. Yazılı sınav benim için daha kolaydı. Yine de kore tarihi, matematik, ulusal dil, ingilizce sosyal bilimler ve sayısal bilimlerde ne kadar iyiysem sözel bilimlerde bocalıyordum.

"Zaten yetenek sınavını kazanacaksın, yazılıya girmen bile gerekmeyecek. Bu sadece bir önlem tamam mı? Ayrıca drama kulübünden Yuta ile konuştum, o da seoul üniversitesi tiyatro bölümü istiyor. Birlikte çalışabilirsiniz."

Başımı kaldırdığımda ön sıradaki sandalyede bacaklarını iki yana açarak tersine, bana doğru dönüp oturduğunu gördüm. Yeniden mint'e boyattığı saçları pek özenli durmasa da beyaz tenine oldukça yakışıyordu. Gözleri ilgiyle üzerimde gezindiğinde iç çektim. Hayatım boyunca Yoongi gibi bir adam ile karşılaşacağımı düşünmezdim. Eğer gerçekten üniversiteyi kazanabilirsem, sebebi tamamen Yoongi olacaktı. Bana saatlerini harcıyor, hiç gocunmuyordu.

"Benden bıkmıyor musun?" Diye sordum merakla.

"Senden niye bıkmalıyım?"

"Hiçbir karşılık beklemeden saatlerce bana ders çalıştırıyorsun. Bazen cezaya bile kalmasan benim için burada oluyorsun. Ben bile kendime güvenmezken sen bana güveniyorsun. Garip geliyor."

Konuşmamı bitirdiğimde silik bir gülümseme ile gerideki masaya yasladı kollarını. "Gördüğün gibi kanatlarım yok ve kesinlikle iyilik meleği değilim. Hiçbir şeyi karşılıksız yapmıyorum ki. Seninle sohbet etmek eğlenceli. Yani... benim ilk ve tek arkadaşımsın. Bu da seni ayrıcalıklı yapar."

"Ama benim sana hiç yardımım dokunmuyor. Senin için bir şeyler yapmak istiyorum."

Gözleri bir süre düşünüyor gibi etrafta dolandı. "Mutfakta iyiysen benim için bibimbap yapabilirsin. Uzun zamandır yememiştim doğrusu."

İsteği beni güldürdü. "Mutfakta üzerime tanımam! Pekâlâ evde tüm malzemeler var. Senin için üzerine pişmiş yumurta ekleyeceğim ve lezzetini asla unutamayacağın bir bibimbap yapacağım!"

"O zaman bugün birlikte market alışverişine gidelim. İstersen bizde yapabilirsin akşam seni evine bırakırım. Ya da kendi evinde de yapabilirsin fark etmez."

"Kendi mutfağımda daha rahat olurum aslında."

Başını yukarı aşağı sallayarak beni onayladı. Telefonumu çantamın cebinden çıkardım ve sadece 5 kişinin kayıtlı olduğu rehberden Jungkook'un numarasına tıklayıp kulağıma götürdüm. Sadece birkaç çalış sonrasında açmıştı.

"Jimin?" Sesindeki şaşkınlığa gülmemek için kendimi tuttum.

"Benim."

Birkaç saniye sessizlik oldu. "İşe dalmışım, saat gecikti sandım ama daha beşmiş. Okuldan çıkıyor musun? Biraz beklersen gelip hemen alabilirim."

el diabloWhere stories live. Discover now