✴️54.BÖLÜM✴️

6.5K 604 224
                                    

Herkese yeniden merhaba, taptaze ve nefis bir bölümle karşınızdayım. Diğer bölümün kısa olduğunu bilerek, daha uzun ve dolu dolu bir bölümle geldim. Benim içime sinen bir bölüm oldu.

Lütfen oy verip yorum yapmayı unutmayın...

--------------------------

Hayatımın şarampolden çıkıp, uçurumdan aşağıya doğru yuvarlanışını kendi gözlerimle seyrettim. Gök kubbe o saatten sonra bana bir daha güneşi getirmedi. Yer ile gök kanlı ufuk çizgimde buluştu ve karanlıkla gelen şarapnel parçası, tam yüreğime sokuldu.

Şimdi ise kanayan yerlerimizi parmaklarımızla yatıştırmaya çalışıyor, bizi aydınlığa götürecek güzergahı belirlemeye çalışıyorduk.

Viktor'un anlayışlı bakışları, durağan yüzümde dolaşıyordu. Hiç şüphesiz ne denli bir çıkmazın içinde olduğumu seziyordu.

" Yemeğine hiç dokunmadın Mislina," diyerek koluma dokunan Amina'ya döndüm," Böyle devam edersen, bünyen kısa sürede çöker."

Giray ağzına sokmaya çalıştığı lokmayla bana alttan bir bakış attı. Harelerinde biriken yaşlar, hücuma hazırdı. Dokunsam, patlayacak duruma geldiğini görebiliyordum.

"Tokum, midem dolu," derken elimle burnuma kadar işaret etti," Burnuma kadar doluyum."

Viktor, teşkilatta ki kendi dairesinde bizi ağırlamak istemişti. Amina, bizden saatler önce gelip, güzel bir akşam yemeği hazırlamıştı. Gören de dünyayı yerle bir edecek yıkımı değil, benim doğum günümü kutlayacağımızı sanardı.

" Benim içim bomboş Amina," diyerek Giray, elinde ki boş tabağı kadının burnuna soktu," Biraz daha soslu tavuk alabilir miyim?"

Viktor, Amina'nın kalkmasına müsade etmeden Giray için yeni bir tabak hazırlamaya koyuldu. Sandalyeyi geriye çekerek yerimden kalktım ve kapalı balkonun kapısını araladım.

Giray'ın annesini o laboratuvar da gördüğümüzden bu yana kendime gelememiştim. Yapılan iş bir tarafa dursun, bunun yapılmasına bizzat bizim yardımımızın dokunması vicdanımın sürekli kapıma dayanmasına sebep oluyordu.

"Nefes almayı unutuyorsun," diyen sesle kafamı sağıma çevirdim. Viktor iri çerçeveli gözlüklerinin ardından, bilgece yüzüme bakıyordu," Nefes al Mislina."

İçime çektiğim derin nefesle birlikte denizin tuzlu kokusu tüm sinüslerime doldu. Hava akşama doğru daha fazla kasvetli olmuştu. Yağmur yağdı yağacak gibi gözüküyordu.

Giray'ın annesini o gün orada gördüğümüzden bu yana bana zaten hep kapalı ve basık geliyordu. İlkbaharın cemresi yere düşmesine rağmen yaz bir türlü gelmiyordu.

"İstanbul'da kışlar hep bu kadar çetrefilli ve uzun mu geçer?", diyerek manidar biçimde gülümsedim," Malum bu şehirde birinci senemi dolduruyorum, ilk kışımdı umarım son olmaz."

"Kış çetin ve istikrarlıdır. Vaktinden şaşmayan, kurulu bir saat gibidir. Yaz ise durağan ve nazlıdır, beklenildiğini bildiği için belki biraz da rahat," diyerek gülümsedi Psikolog Viktor," Güzel şeyler geç gelir ve geç kaldığı müddetçe güzelleşir."

PUSULAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin