✴️26.BÖLÜM✴️

152K 2.4K 305
                                    

Pusula instagram sayfasını takip edip bana destek olun lütfen.
⬇️

Yorum ve oylarınızı bekliyorum keyifli okumalar dilerim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yorum ve oylarınızı bekliyorum keyifli okumalar dilerim.

Kurtarmaya çalıştığın koskoca ebediyetin nezdin de bir kibrit çöpü ömrün hazmedemesen de. Sen vicdanın prangalarına mecbursun kurtulmayı dilesen de.

Daha önce yazılmamış bir tükenmezle daha önce kimsenin duymadığı bir sesle haykırarak yazmalısın dünyaya masumların dirilişini de. Yandığın kadar yakmalı savrulduğun kadar dökmelisin tüm saltanatlarını gözler önüne. Diline dolanıp gerçekleşmeyi ümit eden yeminin sen sönünceye dek seni beklemekte.

Küllenmeden vurmalısın acı dolu haykırışlara kapanan ellerin üzerine. Bıkmadan usanmadan bir Truva atı gibi şaha kalkarak yakmalısın düşmanlarını kendinle. İlk çifteni atmalısın aşk dediğin o illetin yüzüne.

Yıkmalısın sadakat naraları çalan tabularını devirmelisin geçmiş zamanlarını. Köklerine saplamalısın tırnaklarını ve bıçağı şah damarlarına sokup akan kanın toprakla buluşup adaletle bereketlenmesini beklemelisin. Çünkü sen bunun için seçildin.

Yorgunlukla indiğimizde uçaktan havanın Türkiye'ye göre daha sıcak olduğunu gördüm. Fakat onlarda kış dönümü yaşadığından mutluluk duyuyorlardı. Keten gömleğimin kollarını düzelttiğim esnada kıyafetlerimin dolu olduğu çantayı uzattı Ela bana.

Çantamı sırtıma taktıktan sonra saçlarımı ensemden ayırıp at kuyruğu yapmıştım. Dün gece tahmin ettiğim üzere sancılı ve kabuslu geçmiş gördüğüm şeylerin hayaletleri halen daha etrafımda dolanıyordu. Burası Orta Afrika'ya yakın olan Çad ülkesiydi. Yoksulluğun ve sefaletin hüküm sürdüğü topraklar.

Encemine Havalimanı o kadar bakımsız ve eskiydi ki ilk defa bu kadar kötü durumda olan bir havalimanı görmüştüm. Gelen arabalar bizi merkeze yakın bir otele götürmüştü. Otelin bakımlı olmasına şaşırarak baksam da mimarinin eşsiz yapısını inceledim.

Kum sarısı renginde ki binanın avluları ve kolonları o kadar estetik geliyordu ki insanın gözüne inanamazdınız. Heybetli görüntüsünün karşısında havuzlar yer alıyordu elinden geldiğince yeşillendirilmeye çalışılmıştı.

Kenan Bey ve Kırca gün öğleden akşama vurduğu için geziyi yarın yapacağımızı söylemişti. İnanın bana burada ne çevirdiklerini bilmiyordum. Herkese ayrılan tek kişilik odalardan birine, lobiden verilmiş olan kartla giriş yaptım. Kapıyı kapatıp sırt çantamı yatağın ayak ucuna bıraktım.

Ufak sayılmayacak bir büyüklükte odaydı. Vizon başlığı olan yatağın üzerine o renkle ton sirton bir pike serilmişti. Bordo yastıklarla uyumlu halılar ve şehri gören cam pencereler güzeldi. Spor ayakkabılarımı ayağımdan çıkarıp çoraplarımı da sinirle peşine çıkardım.

Onların bu düzenleri uğruna heba olmuştum yolda. Keten gömleğimin iliklerini açarken ilerleyip banyo olduğunu düşündüğüm yerin kapısını araladım.

PUSULAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin