✴️34.BÖLÜM✴️

95.3K 2.3K 259
                                    

Pusula instagram sayfasını takip edip bana destek olun lütfen.
⬇️

Değerli okuyucularım otuz dördüncü bölüm ile karşınızdayım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Değerli okuyucularım otuz dördüncü bölüm ile karşınızdayım. Umarım beklentilerinizi karşılayacak aynı zamanda size bir şeyler hissettirebilecek bir bölüm olur. Bu bölümü vize yoğunluğumda yazdığım için oldukça zorlandım lütfen yorum ve oylarınızı benden esirgemeyin keyifli okumalar.

Sadakat dedi ki refahından iki dirhem alacağım sen yaşayacaksın, cennet dedi ki ömrünü çalacağım seni cehennemden kurtaracağım. Sefalet fısıldadı ki beni dinle seni cehaletin kollarından çekip alacağım.

Merhamet anlattı ki insanlığını tüm karanlıklardan çıkaracağım. Sonra aşk geldi kalbime girdi ve içime düşürdüğü tufanla beni sadakatimin dirhemlerinde boğdu cehennemin ateşine koydu. Sefaletle sınadı cahilliğimi misliyle ödetti.

Kendime olan merhametimi aldı insanlığımı salt karanlıkta bıraktı. İçimde büyüdü o büyüdükçe yaşam kaynadı ve yoğruldu ortaya öyle bir manzara çıktı ki adı çaresizliğim oldu.

İçinde durduğum boğuk ve dar alanda iyiden iyiye bunalınca kuruyan dudaklarımda dilimi gezdirdim. Ortama dağılan sessizlik o kadar büyümüştü ki ensemden sıcak terler boşalıyordu.

Kutsal kontrol için geldiğini sonuna kadar belli etmiş oda yetmemiş gitmiş kirli çamaşır sepetini karıştırmıştı. Burnunu her şeye sokmasa olmuyordu çünkü.

Dünya'nın benden şüphelenebileceğini zannetmiyordum ancak Amir'in tökezlemesi onu da işkillendirmişe benziyordu. Eğer öyle olmasaydı Dünya lafa karışarak ölü balığın bu saçma sorgusunu sonlandırırdı.

"Dün gece bir konuğum vardı," dediğinde Amir sesi ifadeden arınmıştı. Bu defa sesi daha yüksek çıkarak devam etti, "Bu gereksiz soruna evime misafir geldiğin için cevap veriyorum Kutsal. Şuan gösterdiğim töleransın sebebi bu ve ikincisi olmayacak."

Söyledikleriyle elimde olmadan gülümsediğimde dişlerim dudaklarıma gömülmüştü ve hazla dolmuştum. Sonunda dedi içimden bir ses sonunda Kutsal'a haddini bildirdi.

"Ben sana ne dedim Dünya, telefonda ki ses tonundan anlamıştım misafiri olduğunu." dediğinde Kutsal, Amir'in söylediklerinden kendine pay çıkarmışa benzemiyordu.

Dünya'nın cevap vermesini beklerken ben sessizliğine münhasır biçimde tek kelime etmiyordu. Sanırım kardeşim dediği adamın söylediklerini düşünüp tartıyordu.

Ama Amir bekar adamdı ve bir kadınla beraber olması Dünya için çokta abes bir durum değildi. O zaman bu durgunluğu neydi. İçimden bir ses büyüyerek şüphe dediğinde ihtimal vermek istemedim.

"Kes sesini artık Kutsal," derken Amir oldukça sinirlenmiş hatta yükselmişti, "Gösterdiğim sabrın son raddesindeyim ona göre."

"Şimdi seni buraya getirmem için yaptığın yalakalığın sebebini görebiliyorum. Ancak buraya bunları konuşmak için gelmedim ben Mislina'ya ulaşamıyorum ve bu canımı sıkıyor."

PUSULAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin