Bölüm 10 - Sorunlar

4K 445 677
                                    

Kelime sayımız: 3537

-------

Jisung'un Jae ile olan ilişkisini devam ettirmek için hakkında bilmesi gereken her şeyi öğrenmesi yalnızca 3 gün sürmüştü. Ama ne yazık ki adamın tam bir aşağılık olduğunu anlaması 9 koca gün aldı.

Aslında iyi başlamışlardı. Jae gencin kapılarını açıp çıktıkları randevularda hesapları ödüyordu. Hatta ilk birkaç gün yemek molalarında Jisung'a sürpriz olarak evine gidip onu arabayla işe götürmüştü. Mükemmel gidiyordu ve oldukça kibar bir insandı.

Ama şu anda Jisung barın arkasında çalışırken hayatını sorguluyordu ve ne yapacağı hakkında en ufak bir fikrinin dahi olmadığını fark etti. Son zamanlarda fark ettiği bir diğer şey de Chan ve diğer korumaların ona eskisi gibi davranmadığıydı. Neler olduğunu Chan'a her sorduğunda büyüğü onu tamamen atlatmıştı, bu da Jisung'un berbat bir hata falan işlediğini düşünmesine sebep olmuştu. 

Bu sırada Jae de genci görmezden gelmeye başlamıştı. Söz konusu kulübe girmeleri, gencin şehirdeki en iyi dansçı ve barmen olması olmadığı sürece hiç bir şeyden konuşmuyorlardı bile. Jisung ne zaman başka bir şeyden konu açmaya çalışsa Jae onu kabaca susturuyordu. 

Gence ofiste de farklı davranmaya başlamıştı. Arada öpüşüyorlardı tabii ama büyüğün içinden geliyor gibi değildi. İlk 3 gün tamamen gerçek gibilerdi ama sonrasında karşı tarafın duyguları kalmamıştı. Jisung bu sırada öpüşmeyi de, kırıldığı zaman bunu saklamayı da öğrenmişti. Jae'in umurunda değildi tabii, her fırsatta yeniden kulüpten konuşmaya başlıyordu.

Bara yaslandı ve bir müşterinin gelip sipariş vermesini beklemeye başladı. Kolları tezgahın üstündeyken bir iç çekti, kalbi acıyordu. Jisung asla toplu ortamlarda kendini salıp ağlamazdı, ama şu anda barda başka kimse olmayınca oldukça yalnız hissediyordu, kafasının içinde de uzun zamandır yapayalnızdı zaten. 

Berbat bir şeydi, genci sarıp sarmalayan bu boşluk duygusu. Kendini ağlamamak için şartlamış olsa bile 'daha-yeni-başlamış-olan' ilişkisinin şimdiden yıkılıyor olmasını düşündükçe gözünden akan yaşlara hakim olamadı. Patronunun onu bu halde görmesi düşüncesi ise bir anda başını kaldırıp yüzünü silme cesareti vermişti. Gülümsemesini geri getiremezdi ama ne önemi vardı ki? Etrafta kimse yoktu zaten. Kulüp bir salı gecesine göre oldukça boştu.

Daha derin bir iç çektikten sonra arkasındaki duvara yaslandı ve önündeki boş bara baktı. Dışarıya açılan kapılara doğru baktığında çalıştığı yerden sadece birkaç metre ötede ilk öpücüğünü aldığı noktayı gördü.

Gözleri kapıya doğru kaydığında Jae'in ellerini nasıl tuttuğunu ve arabaya binerken kapıyı nasıl açtığını hatırladı. O salak araba Jisung'un sevgilisinin onu sadece bir ganimet olarak gördüğünü kanıtlayan şey olmuştu.

''Bu Jisung, aynen, sana bahsettiğim dansçı'' 

''Bu Jisung, hani sana havalı bir barmenden söz etmiştim ya?''

''Bu Jisung, beni kulübe en önden sokan kişi''

Önündeki birkaç saati kendine işkence etmekle geçirmeye karar veren Jisung, şimdi de hazır olmadığı için Jae'in bütün adımlarını nasıl reddettiğini hatırlamaya başladı. Jae ona inanamaz halde bakışlar atıp yalancı olduğunu söylemişti.

''Striptizci olmana rağmen bakir olmana imkan yok.'' demişti.

''Yalan söylüyorsun. Sen bir yalancısın!'' diyerek gencin evinden çıkıp gitmişti. Oraya kadar gelme sebebi ise sözde genci işe bırakmaktı.

Daddy'nin Küçük Canavarı -MinSung-Where stories live. Discover now