Bölüm 16 - Toplantı

3.7K 415 455
                                    

Kelime sayımız: 3491

----------------

Jisung dünden sonra diğer dansçıların ona ne diyeceği konusunda fazla endişelenmiyordu. Arka odaya gidiyor oluşundan, hatta Minho'yu sadece tanıyor oluşundan bile herkes nefret ediyordu. Aslında dürüst olması gerekirse Minho'nun onu bu kadar seviyor olmasının sebebini kendisi bile bilmiyordu.

Bu sabah boyunca sağ elini kullanamıyor olmanın zorluklarını gördü, dişlerini düzgün fırçalayamamış, adam gibi yemek yiyememişti. Bir süre sonra pes etti, zaten telefonu olmamasına rağmen erken uyanmıştı ve direk oturma odasına geçip televizyonu açtı.

Daha kulübe gitmesine saatler vardı ve açıkçası yapacak hiçbir şeyi yoktu. Minho ona her şeye rağmen kulübe gidip arka odada birlikte oturacaklarını ve gence normal maaşını vereceğini söylemişti, yapacağı tek şey 8 saat boyunca onunla sadece oturup muhabbet etmek olsa bile. Jisung'un buna tamam demiş olmasının tek sebebi ise Minho'nun ona yardımcılık görevi vereceğiydi, gencin ara sıra telsizi alıp korumalara emir vermesine izin verecekti.

''S-salak W-Woojin'' diye mırıldandı sağ elini saran bandajla oynarken. 

Neler olduğunu bilmiyordu, Minho ona sadece Woojin'in artık kulüpte çalışmayacağını söylemişti ki Jisung buna çok sevinmişti. Chan bile onu evine bırakırken böylesinin daha iyi olacağını ve endişelenmemesi gerektiğini söylemişti.

Sargısının üstünde gece oluşan bir leke vardı, yarası yüksek ihtimalle bir kez daha kanamıştı ama neler olduğuna bakmak için kulübe gitmesi gerektiğini biliyordu. Kendisi açıp bakacak olsa midesi yüksek ihtimalle yine bozulurdu ve bu kez yalnızdı, o yüzden saat ve televizyon arasında bakarken iyice koltuğuna gömüldü.

---

''Bu çok kötü'' diye mırıldandı Chan kulübün girişinde volta atarken ''Çocuğu göreniniz var mı?'' diye sordu telsizinin 'herkes' düğmesine basarak, şu an bu soruyu en az 100 kadar korumaya sormuştu ve hepsinin cevabını tek tek dinledi. 

Hepsinden de 'Hayır' cevabını alınca paniklemeye başladı.

''Biriniz hemen onu bulsun!'' 

Minho'nun telsizden bile belli olan sabırsız ve sinirli sesini duyunca durumun düşündüğünden de kötü olduğunu anladı. Patron gencin nerede olduğunu bilmemekten nefret ediyordu ve söz konusu o olunca kendini çok çabuk kaybediyordu. Jisung'la alakalı bir şeyler Minho'yu her daim sakinleştirebiliyordu, ve şu anda hala gelmemiş olması herkese kendilerini uçurumda hissettiriyordu.

Chan Minho'nun gencin dansını izlerken nasıl olduğunu görmüştü. Büyük patron dansa odaklanınca alkole de sigarasına da ağzını sürmüyordu, sadece hipnotize olmuşçasına izliyordu. Şu durumda koruma Jisung'un Minho'ya iyi geldiğini biliyordu, ama patronunun gence iyi gelip gelmediğinden pek emin değildi.

Kulüp girişinde dururken gözleri sokağa takılı kaldı ve telsizini alıp Minho'ya seslendi.

''Patron?''

''Ne var?''

''Gidip bi bakıcam. Buraya John'u göndersene. 2 saat oldu ve hala gelmedi, bi sorun olmuş olmalı''

''Öyle söyleme. Eminim sadece telefonu olmadığı için uyuya falan kalmıştır. Ama tamam her neyse. John geliyo, git bak hadi'' 

Chan bunun üstüne diğer korumanın gelmesini bekledi ve John oraya varır varmaz sokağa çıkıp son bir kez telsizine seslendi ''Teşekkürler patron''

Yolda yürümeye başladığında havada asılı yoğun bir sis vardı, yine de etrafına endişeyle bakıp genci yürürken görebilmeyi umuyordu.

Daddy'nin Küçük Canavarı -MinSung-Where stories live. Discover now