BÖLÜM 11

6K 372 311
                                    

Merhaba kardelen çiçeklerim💮 nasılsınız bakalım Arzu'nun foyası ortaya çıktı mutlu musunuz hepiniz☺️ Hadi bakalım bölüme geçelim şimdi 💓

Yıldıza bastıysak okuyalım mı? ⭐

🥀🥀🥀🥀

Taner evden çıktığında geri dönüp o evi Arzu'nun başına yıkmamak için kendini zor tutuyordu. Arzu'nun son zamanlardaki değişen tavırları, saldırgan hallerinin sebebi şimdi ortaya çıkmıştı. İçinde yanıp kavrulan bir intikam ateşi vardı. Ona hayatının dersini verecekti. Elini takım elbisesinin iç cebine atıp cep telefonunu çıkardı ve koruması Merdan'ı aradı. Kısa bir çalmadan sonra açılan telefondan Merdan'ın sert ve tok sesi duyuldu.

"Buyurun Taner Bey?"

"Merdan sana bir cep telefonu numarası yolluyorum şimdi, hemen o numaranın sahibini bana buluyorsun. Sadece bir saatin var! Birde bizim şirketin şu bilişim işlerindeki çocuğa Arzu'nun numarasını ver. Telefonundaki son mesajı okunmamış olarak göstersin. Sanki yeni ekrana düşmüş gibi... Bu arada; kimsenin haberi olmayacak! Merdan buna babam da dahil.!"

"Siz nasıl isterseniz Taner Bey."

Taner telefonu kapattığında arabasına binip şirkete doğru yola çıktı. Arzu'nun ismini anmak bile midesini bulandırıyordu artık. Ne aptalım diye düşündü. Herkes uyarmıştı onu Herkes her şeyi görürken o nasıl bu denli kör olabilmişti? Annesinin, babasının, en yakınlarının kalbini onun için kırmıştı. Ama en çok kırılanın, yıprananın Hare olduğunu bilmek onu daha da sıkıntıya soktu. Boğazına yapışan anılar ile direksiyondan sağ elini çekip kravatını gevşetti ve üstten iki düğmesini açtı. Nefes almak zor geldiğinde otomatiğe dokunup camı araladı ve temiz İzmir havasının ciğerlerine dolmasına izin verdi.

Ne acı diye düşündü. Konuşacak dertleşecek kimsesi yoktu. Hoş, olsa kime ne anlatacağım diye düşündü. Ne diyecekti insanlara; ben şerefsizim evde gül gibi beni seven, bana aşık bir karım var ama ben gittim onu beş para etmez bir kadın için üzdüm. Üstüne yetinmedim metresime aldığım parfümü karımın boynuna sıktım. Onun gibi kokuyorsun dedim mi diyecekti? Kendi kendine yaptıklarını anlatırken bile midesi bulandı. Çok pişmandı. Asla telafisi olmayan şeyler yapmıştı. Aptal bir adam değildi. Elbette ki Hare'nin ona bakışlarından, tavırlarından anlamıştı ona olan sevdasını. Ama sanki zehirli bir sarmaşık ile kaplanmıştı beyni, kalbi. Şimdi arınmıştı o zehirli sarmaşıklardan ama Hare'nin yüzüne bakacak durumu kalmamıştı. Taner dün Hare'deki son kredisini de kendi elleri ile tüketmişti. Sabah orman yeşili gözlerdeki saf nefret bunun bir kanıtı gibiydi.

Aklındaki bin bir düşünce ile holdinge geldiğinde hemen arabadan inip girişteki güvenliğe anahtarı uzattı. Yavaş adımlar ile döner kapıdan içeri girdi. Asansörün önüne geldiğinde son katta olduğunu fark etti. Beklemeye başladığında gelen herkese günaydın diyor zorlukla konuşuyordu. Lojistik işi yapan Taner; dede mirası holdingi kıvrak zekası ile çok iyi yerlere taşımış, yurt dışına kadar açılmışlardı. Şimdi dünya çapında iyi bir isime, markaya sahiplerdi.

Asansörün geldiğini belli eden sensörün sesini duyduğunda başını kaldırdı, asansörün içinden inenleri bekledikten sonra bir kaç çalışan ile birlikte bindi. Diğer holdingler gibi kendisi için ayrı bir asansörü yoktu. Kendi katına geldiğinde hemen asansörden indi. Sekreteri Taner'i görür görmez ayağa kalkmış ve peşinden odaya girmişti. Taner elleri ile şakaklarını ovarken sekreterine seslendi.

"Pınar lütfen başlamadan bana sert bir filtre kahve hazırlatır mısın?"

Pınar ilk defa patronunu bu kadar dağılmış görüyordu. "Peki Taner Bey" dedi. Oda dan çıktığını belli eden kapı sesi geldiğinde Taner gözlerini kapatarak ovduğu şakaklarından önce ellerini çekti, daha sonra mavi gözlerini araladı. Yavaşça sandalyeyi geriye doğru itip masadan kalktı ve muhteşem Ege Deniz'i manzarasını izlemeye başladı. Şirketi sahile çok yakındı. Odasının geniş, boydan camlarından denizin uçsuz bucaksız manzarasının tamamını görebiliyordu. Düşünceleri öyle hızlıydı ki kendisi bile ipin ucunu bir türlü yakalayamıyordu.

EVCİLİK OYUNU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin