BÖLÜM 20

4.5K 277 145
                                    

Yıldıza bastıysak okuyalım mı? ⭐

🌾🌾🌾🌾

Hayat ince bir buzun üzerinde yürümek kadar tehlikeliydi bazen. Sert ve orantısız bir basışta buz kırılabilir ve düşebilirdiniz. Beyza, ince buzun üzerinde denge savaşı verirken, Taner kulaklığını takıp Bornova sahilinde hırsla koşuyordu. Öyle hızlı koşuyordu ki, yanından geçen insanlarda bile rüzgar etkisi yaratıyordu. Cebinde çalan, telefonu artık beşinci tura döndüğünde ritmini yavaşlattı. İki elini dizlerinin üzerine koyup öne doğru eğildi, hızlı hızlı nefes aldı. Kapanıp tekrardan çalan telefonunu cebinden çıkarıp arayan kişiye baktı, kendine bir küfür edip telefonu yanıtladı.

"Taner neredesin sen? Kaç defadır arıyorum ben seni? Sabah baktım yatak bomboş, hastaneye geldim yoksun!" Hare'nin sesi oldukça telaşlı geliyordu. Taner hala koşmanın vermiş olduğu adrenalin ile nefes nefese konuştu.

"Güzelim sabah çok erken kalktım, geri uyku tutmayınca hazırlanıp koşuya çıktım. Çok özür dilerim." Durdu kesik kesik nefes aldı ve tekrardan konuşmaya başladı. "Şimdi eve geçip duş alıp geliyorum aşkım hastaneye." Sonradan aklına gelen detay ile yüzü buruşturdu. "Harem ben anahtarı almadım güzelim. Neyse direkt hastaneye gelirim o zaman."

"Hayır terli terli gelme hasta olursun terin üzerinde kurumasın. Kapının önündeki büyük saksının altına koydum anahtarı. Duşunu al öyle gel. Birde taze meyve suyu yapmıştım sabah hastaneye getirmek için. Seninki dolapta şekersiz yaptım, mavi cam şişenin içindeki ondan da iç tamam mı?"

Taner dudağının kenarını ıssırdı, şuan Hare'nin o konuşan ağzını öpmek istiyordu. "Hamarat karım benim, tamam içerim merak etme." Hare tam telefonu kapatmak üzereyken tekrardan konuştu genç adam. "Hare var mı durumunda bir değişiklik? Doktor bilği verdi mi?"

Genç kız sıkıntı ile soludu. "Yok aşkım aynı durumu hala. Uyutuyorlarmış." dedi.

Taner yavaş bir ritimle yürürken konuşmaya başladı. "Tamam aşkım geliyorum ben birazdan, sende heba etme kendini çok yoruldun."

"Ne yorulması allah aşkına. Beyza iyileşsin de ben başka birşey istemiyorum..."

Taner sıkkın bir sesle konuştu. "Hare günlerdir uyumuyorsun! Adam akıllı yemek yemiyorsun! Beyza'yı çok sevdiğini biliyorum ama kendini harap etmene gerek yok ki güzelim. Lütfen dikkat et kendine aklım sende kalmasın birde." Hare onu geçiştirmek için cevaplar verip, Telefonu kapattıktan sonra, Taner tekrardan koşarak eve geldi. Hızlı bir duş aldıktan sonra üzerine kalçalarını sıkıca kavrayan lacivert bir kot pantolon ile üzerine buz mavisi hakim yaka bir gömlek geçirip mutfağa geçti.

Dolaptan çıkardığı kepekli tost ekmeği, kaşar ve domates ile kendisine küçük bir sandviç hazırladı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Dolaptan çıkardığı kepekli tost ekmeği, kaşar ve domates ile kendisine küçük bir sandviç hazırladı. Mutfak dolabından aldığı ince uzun meşrubat bardağına Hare'nin yaptığı meyve suyundan doldurdu. Yaptığı sandviçten büyük bir ısırık alıp ardından meyve suyundan da içti. Kahvaltısını bitirdikten sonra evden çıktı. Arabasına, bindiğinde araç tatlı bir homurtu ile çalışmaya başladı. Dikkatli bir şekilde aracını kullanıyordu ama hafta sonu olduğu için Karşıyaka trafiği kilit halindeydi, aracında agır agır ilerlerken çalan telefonunu dokunmatik ekran paneline basarak cevapladı. Arabanın içine Hare'nin kadife sesi yayıldı.

EVCİLİK OYUNU Where stories live. Discover now